| "Ben sana sinemada bir an vereceğim, Sen de bana caipirinha ikram edeceksin." | TED | أعطيكم لحظة سينما وأنتم تقدمون لي كابيرينا |
| Burada ders verir gibi yapıyorum. Sen de öğreniyormuşsun gibi yapmak için buradasın. | Open Subtitles | أنني هنا أتظار بالتدريس وأنتم هنا تتظاهرون بإنّكم تتعلمون |
| Görürsün, kendimi öldüreceğim Ve sen üzüleceksin... | Open Subtitles | إنظري سأقتل نفسي الآن وأنتم ستتحملون المسؤولية |
| Okullar, sehirler, Sivil Organizasyonlar Ve sizler icin hazir olacaktir. | TED | هو أيضا متوفر للمدارس، المدن، والمنظمات الغير حكومية وأنتم. |
| Asıl benim burada sizin gibi tatlı insanların yanında olduğum için utanmam gerek. | Open Subtitles | أنا هي من يجب أن تكون محرجة بكوني معكم هنا وأنتم الأناس الطيبين |
| Çünkü ortak olmak istedi ve siz de onu ortak yaptınız. | Open Subtitles | لأنه أراد أن يكون شريكًا هنا وأنتم جعلتموه شريكًا هنا بالفعل |
| Bir de kendinize bakin. Hepiniz kaçiyorsunuz. sizin için ne yapabilirim? | Open Subtitles | وانظر إليكم وأنتم تهربون جميعاً ماذا يمكنني أن أفعل لكم ؟ |
| Bir şey öğretemiyorum, öğretiyormuşum gibi yapıyorum! Sen de öğrenirmiş gibi yap. | Open Subtitles | حيث لا يمكنني فعل ذلك لكني أتظاهر بالتدريس وأنتم تتظاهرون بالتعلم |
| Söylediklerimin hiçbiri doğru değil, benim bildiğim kadar Sen de biliyorsun. | Open Subtitles | لا شيء مما قلته حقيقي وأنتم تعلمون هذا مثلي |
| Sen de Gürcistan korumalarını oyalamaya çalışacaksın. | Open Subtitles | وأنتم ستتظاهرون كأنكم أحد أعضاء القوات المسلحة الجورجية؟ |
| Ben fıçıyı ararım, Sen de Kuduriks'i... | Open Subtitles | سأبحث عن البرميل وأنتم ستبحثون عن جوديريكس |
| Ama zanlı biliyor Ve sen bunu zaten düşünmüştün. Dikkate almıştım. | Open Subtitles | لكن مجهولنا يعلم ,وأنتم اعتقدتم بالفعل ذلك |
| Öğretiyorum Ve sen bana projem için çalışmama izin veriyorsun. | Open Subtitles | أنا أدرس وأنتم تسمحون لي بالعمل في مشروعي |
| Amerikan Büyükelçisinin eşiyim ben ve Ve sen ciddi bir diplomatik olayı riske atıyorsun. | Open Subtitles | أنا زوج السفيرة الأمريكية وأنتم تخاطرون بوقوع مشكلة ديبلوماسية خطيرة |
| Bu sabah, askerlerimiz Ve sizler Kuzey Vadisinde bitiveren yabancı birlikler nedeniyle huzursuzluk yaşadınız. | Open Subtitles | لقد لاحظتُ أن جنودنا هذا الصباح.. وأنتم أيضاً، كنتم مرتبكين بشكل ما، بسبب وجود قوات غير معروفة شُوهدت في الوادي الشمالي |
| Ve sizler de güzel giysiler içinde güzel kokular sürünmüş, aşağılık katillersiniz. | Open Subtitles | وأنتم مجموعة القتلة تسرحون فى الخيال وتبعثون الروائح الطيبة |
| Ve sizler de güzel giysiler içinde güzel kokular sürünmüş, aşağılık katillersiniz. | Open Subtitles | وأنتم مجموعة القتلة تسرحون فى الخيال وتبعثون الروائح الطيبة |
| Onların ikincil telif hakları mevcut. sizin değil. Davalıların talepleri reddedildi. | Open Subtitles | لأن لديهم حقوق الاشتقاق وأنتم لا تملكونها حركة المدعي عليه مرفوضة. |
| ve siz de, aynı değerlerle kendi alın yazınızı kontrol edebilirsiniz. | TED | وأنتم أيضاً، بنفس هذه القيم، يمكنكم التحكم في مصائركم. |
| ve siz de beni özlediniz, Piper'ın bunu kabul etmemesine rağmen bunu biliyorum. | Open Subtitles | وأنتم جميعاً تَتغيّبونَ عنّي أيضاً، بالرغم من أنَّ أَنا متأكّدُ الزمّار من المحتمل لا يُريدُ لإعتِرافه لنفسها. |
| Hepiniz de başınızın çaresine bakmaya çalışmalısınız, tamam mı? | Open Subtitles | وأنتم حاولوا الإعتناء بأنفسكم أيضا ، إتفقنا ؟ |
| Hepiniz, telefon edin. Evinizi falan arayın. | Open Subtitles | وأنتم جميعا ، هيا قوموا باتصالاتكم اتصلوا ببيوتكم أو أى شىء تريدون |
| Eğer size söylediklerim biraz da olsa sizi rahatsız etmiyorsa, dikkat vermiyorsunuz demektir. | TED | لو أنتم على الأقل منزعجون قليلًا من قبل شيء أقوله لكم هنا، وأنتم لا تعيرون اهتمامًا فقط. |