| Benim Bankacılık Klanı yatırımlarım, senin de diplomatik ilişkilerin var. | Open Subtitles | لدي أمتيازات من المجموعة المصرفية وأنتِ لديكِ إتصالات دبلوماسية |
| - Rahat ol. Bizim bir gizlilik vazifemiz var. Senin de seni her an öldürebilecek tanısı konmamış bir kalp problemin var. | Open Subtitles | لدينا تكليف بالكتمان وأنتِ لديكِ علّة بالقلب لم تُشخص قد تقتلكِ بأيّة لحظة |
| Gerçekten çok hoştu, ama benim bir ailem ve senin de bir kocan var. | Open Subtitles | كان هذا لطيف جداً، لكن لدي عائلة وأنتِ لديكِ زوج |
| - Kendimi iyi hissettiren, olağandışı bir yeteneğin var. | Open Subtitles | وأنتِ لديكِ موهبة غير عادية لجعلي أشعر بالرضا عن نفسي. |
| Elbette, el çantası büyüklüğünde bir yaylı bariyer var. | Open Subtitles | وأنتِ لديكِ سلاح قوس بحقيبة يدكِ بالطبع لديكِ |
| Senin de sessiz kalma hakkın var. | Open Subtitles | وأنتِ لديكِ الحق في البقاء صامتة |
| Onun da zengin babası var. Senin de zengin baban var. | Open Subtitles | لديه والد غني, وأنتِ لديكِ والد غني |
| Senin için, çok kötü bir zaman ve aklında çok şey var. | Open Subtitles | هذا توقيت سئ لكِ وأنتِ لديكِ ما يشغلكِ |
| Ama sende ise daha değerli şeyler var. | Open Subtitles | وأنتِ لديكِ شيء أكثر قيمة من ذلك. |
| Bende Ezra var. Sende Jordan. | Open Subtitles | أنا لدي إيزرا، وأنتِ لديكِ جوردن |
| Sizin iki tane mi var? | Open Subtitles | وأنتِ لديكِ إثنتان؟ ليس بعد |
| Benim annem hep evde, senin 3 ev arkadaşın var. | Open Subtitles | فوالدتي دوماً بالمنزل, وأنتِ لديكِ ثلاث شركاء بالسكن -أعني... |
| Peki bunun kanıtı var mı? | Open Subtitles | وأنتِ لديكِ دليل على هذا؟ |
| - Julian' ın üstünde olumlu etkin var. | Open Subtitles | وأنتِ لديكِ تأثير إيجابي علي (جوليان). |
| Senin de ailen var. | Open Subtitles | وأنتِ لديكِ عائلة أيضًا . |