| Adım Lemony Snicket ve bu hikayeyi belgelemek gibi üzücü bir görevim var. | Open Subtitles | , أسمى هو ليمونى سنيكت . وأنه واجبى التعيس أن أكتب هذه القصة |
| Bayan Crosbie, kulağa acımasız geldiğini biliyorum, fakat korkarım size bazı sorular sormak, görevim. | Open Subtitles | سيدة كروسبى, قد ابدو قاسيا, ولكنى اخشى ان هذا واجبى, ان اسألك بعض الأسئلة |
| Çünkü sizi uyarmak benim görevim ve bunu söylerken bile boğazım düğümleniyor. | Open Subtitles | -فمن واجبى أن أحذركم -و ان لسانى يتعثر و أنا أقول ذلك |
| - görevimi. - Her şeyin yolunda olduğundan emin misin? | Open Subtitles | واجبى هل أنت متأكد أن كل شئ على ما يرام؟ |
| Benim işim cinayet sanıklarını yakalayıp adalete teslim etmektir. | Open Subtitles | من واجبى أن أقبض على مجرمين قذرين مثلك متهمين بجريمة |
| Bayan, bir kanun adamı olarak görevim sizi uyarmak: | Open Subtitles | كظابط قانون , فانه من واجبى ياسيدتى ان احذرك, |
| Tercih ya da bir karşılık sunmadan onlara hizmet etmek rızam olmasa da benim görevim sanıyorlardı. | Open Subtitles | أدعوا هذا على بدون موافقتى أن واجبى أن أخدمهم بدون أختيار أو مكافأة |
| Majesteleri, benim görevim yarını bir daha hatırlatmak. | Open Subtitles | يا صاحب الجلاله .. من واجبى أن أذكرك مره أخرى بالغد |
| Yemek ısmarladınız efendim. Bir hancı olarak size hizmet etmek görevim. | Open Subtitles | لقد طلبت وجبة سيدى ومن واجبى كصاحب حانة ان اخدمك |
| Kralın bana sorduğu hukukla ilgili bazı soruları... görevim gereği elimden geldiğince cevapladım. | Open Subtitles | أجبت بقدر إستطاعتى على بعض النقاط القانونية التى أثارها الملك بما يُحتّمه على واجبى تجاهه |
| Kızın başının büyük dertte olduğunu bildirmek görevim diye düşündüm. | Open Subtitles | شعرت أنه من واجبى أن أقول لك أننى أظن أنها فى خطر كبير |
| Bay Thaddeus Sholto, söyleyeceğiniz her şeyin aleyhinize delil olarak kullanılabileceğini söylemek benim görevim. | Open Subtitles | السيد تاديوس انه من واجبى ان احذرك من ان اى شيىء تقوله الان قد يستخدم ضدك و يمكن ان يستخدم كدليل لادانتك |
| Madam, burada görevim misafirlerimizin mahremiyetlerini korumak. | Open Subtitles | سيدتى، انه من واجبى كموظف استقبال ان احمى خصوصية ضيوفنا. |
| Özür dilerim efendim. görevimi biliyorum ve yapacağım. | Open Subtitles | .أستمحيك عذراً, سيدى أنا أعلم واجبى, و أنفذه |
| - Görevimiz... - Bana görevimi öğretme, General. İmparatorun emri çok açık. | Open Subtitles | واجبنا هو لا تعلمنى واجبى يا جنرال جيرار |
| Elbette konta karşı görevimi yerine getirerek aileyi ziyaret edeceğim. | Open Subtitles | سأنفذ واجبى تجاه الكونت وسأقابل العائلة. |
| Kendi odamı temizlemek de benim işim. Neden eşyalarıma elini sürdün? | Open Subtitles | وترتيب حجرتى هو واجبى أيضا لماذا تعبثين بأشيائى؟ |
| Ali, inandığın doğruyu yaptığını biliyorum, ama işim bunu engellemek. | Open Subtitles | علي ، اعرف ان ما تقوم به تعتقد انه الصواب ولكن من واجبى ان امنعك |
| Yine de yarın her birinizi mümkünse görev icabı görmek isterim. | Open Subtitles | بالطبع اٍننى أريد أن أرى كلاكما غدا اذا أمكننى كجزء من واجبى |
| Eski eşi olmama rağmen, vazifem ona göz kulak olmak, değil mi? | Open Subtitles | بالرغم من أننا إفترقنا, ولكن لا زال من واجبى أن أحميها, صح؟ |
| "Soğukkanlı ve duygusuzdu, savaştaki görevimdi ve ben de görevimi yaptım..." | Open Subtitles | هو كان فى الحقيقة حالة باردة مُتجردة هذا واجبى الحربي ، أنا فعلت واجبى الحربي |
| Ama resmî sıfatım gereği suçlamasını dinlemekten başka seçeneğim yok. | Open Subtitles | لكنه واجبى المهنى ليس هناك بديل غير متابعة إتهامه |
| Bazen bütün gün buradayımdır. Ödevlerimi falan yaparım. | Open Subtitles | انا اقضى طول اليوم هنا اعمل واجبى |