| Kesikler keskin ve tek taraflı bir bıçak ile yapılmış. | Open Subtitles | حسناً، القطوع حادة على حافة واحدة غير حادة على الأخرى. |
| Ben parçalara bölünmemiş bir web istiyorum bazı ülkeler gözetleme yapabilmek için bölmeyi savunuyor. Demokrasi için sağlam bir zemin oluşturacak | TED | أريد واحدة غير مجزأة إلى عدة أجزاء، كما اقترحت بعض الدول كرد فعل على حوادث المراقبة الأخيرة. |
| bir kelime de olsa küfürlü konuşursan, bugün artık burada bulunamazsın. | TED | كلمة واحدة غير لائقة, ستطرد من التمرين لكامل اليوم. |
| Yapılacak son bir görev var. | Open Subtitles | لكن تبقت مهمة واحدة غير منجزة مهمة حيوية واحدة, |
| Biri patladı, sekizi seninle. Geriye bir tane kalıyor. | Open Subtitles | واحدة إنفجرت وثمانية هنا هذا يترك واحدة غير محسوبة |
| Bağımsızlık Günü falan olmalı. Serseri bir kurşun yedi. | Open Subtitles | إنه يوم الاستقلال ، أو شيء كهذا الطفل حصل على واحدة غير ثابته |
| "bir mesajınız var. İlk mesaj." | Open Subtitles | لديك رسالة واحدة غير مسموعة الرسالة الأولى |
| Sadece bir kişiyi Öldürmek zorunda kaldık. | Open Subtitles | خمس سنوات ونحن نقوم بهذا فقط ميتة واحدة غير مقصودة |
| - Kemik kırılgandı. - Yani? Eğer bir oda sağlıksızsa, bütün ev öyledir. | Open Subtitles | كانت العظام محفوظة بشكل جيد اذا كانت غرفة واحدة غير صحية فهذا يعني ان المنزل بكامله كذلك |
| İnanın bana Sayın Yargıç, bir kelime yetmez. | Open Subtitles | صدقينى، سيادة القاضية، كلمة واحدة غير كافية |
| Yani sonuç olarak bir tencere ve çalışan tek ocağa kaldım. | Open Subtitles | اذن بشكل اساسي بقي لي قدر واحد وعين غاز واحدة غير معطلة |
| Bana hemen şurada, bu salonda olmayan bir şey göster. Arkadaşın nerede? | Open Subtitles | الآن أعطني فتنة واحدة غير موجودة هنا في الغرفة أمامي. |
| Bayan G utangaç bir şekilde kocasından, göğüslerini öpmesini istedi. | Open Subtitles | , لأنها سألته بخجل زوج السيدة جي أعطاها قبلة واحدة غير متكررة سريعة على صدرها |
| binlerce ufak ayna gibi parıldarlar, saldırganların kafasını karıştırmak için biçimsiz bir kitle gibi dönüyorlar. | Open Subtitles | انها مثل الوميض من ألف مرايا صغيرة, تحوم ككتلة واحدة غير متبلورة للتشويش على المهاجمين. |
| Dört tane erkeksi erkek kardeşim ve bir tane erkeksi kız kardeşim var. | Open Subtitles | انا لدي اربعة اخوة ذكور واخت واحدة غير مؤنثة |
| Ben de gelecekteki millete gerçek bir görüntü göstermek istedim onların salak ticaret odası broşürlerini değil. | Open Subtitles | ما كانت عليه برونسون سبرينغز في 1988 أردت أن أعطي للناس في المستقبل صورة حقيقية واحدة غير موجودة في مناشيرهم |
| Ama Zoe, arkadaşın olarak, sana küçük bir tavsiye vereyim. | Open Subtitles | لكن زوي كصديقك دعيني فقط أعطيك نصيحة واحدة غير مرغوب بها |
| O dönemde bütün çabamı ortaya koydum. Doğrulanmamış bir dedikodu yüzünden bütün emeklerim heba oldu. | Open Subtitles | جهودي كلها ذهبت سدى، بسبب شائعة واحدة غير مؤكدة. |
| Kazanın kenarlarında yanmamış bir damla kan buldum. | Open Subtitles | وجدت قطرة دم واحدة غير محترقة على حافة المرجل |
| Ne imzaladığını bilmeyen donanımsız birine yutturulmuş asimetrik bir anlaşma. | Open Subtitles | انه اتفاق غير متكافئ فرض على واحدة غير مهيأة لا تعرف ماذا كانت توقع |