| Çok zeki, çok becerikli ve çok paranoyak bir sosyopat. | Open Subtitles | ماذا يكون اذا ؟ ذكى جدا , واسع الحيلة ,مصاب بجنون العظمة |
| Beş ajanı öldürüp, uçağı indirecek kadar becerikli biri. | Open Subtitles | شخص واسع الحيلة جداً ليقتل 5 فدراليين ويهبط بطائرة |
| becerikli ve tehlikeli bir adam derim. | Open Subtitles | ..حسنا، كنت لأقول كنت سأقول عليه واسع الحيلة وخطر |
| Bu sorun karşısında Harpia kartalı son derece becerikli olduğunu kanıtlıyor. | Open Subtitles | حين واجه العقاب الخطاف هذه الأزمة أثبت أنه واسع الحيلة |
| Senin patronun da işini bilen biri. Sen de bunu fazlasıyla gösterdin. | Open Subtitles | رئيسك في العمل رجل واسع الحيلة وقد أوضحت ذلك بإسهاب |
| Henüz değilim ama annem çok becerikli ve azimli olduğumu söylüyor ve bence biraz zaman ve rehberlikle muhtemelen başarırım. | Open Subtitles | لست كذلك بعد لكن أمي تقول إنني مصمم واسع الحيلة والأرجح أنني سأنجح مع بعض الوقت والإرشاد |
| Seni becerikli olarak sınıflandırmanın adil olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنه من الإنصاف أن أصنفك كشخص واسع الحيلة |
| Şimdi cidden, niye öyle bilmiyorum ama, sığırlara bakarak büyümüş insanlar aşırı becerikli oluyorlar. | TED | الآن يمكنني أن أقول لكم، ليست لدي أدنى فكرة عما يعنيه الأمر بالنسبة للناس الذين يعتنون بالماشية، لكنه أمر يجعل المرء واسع الحيلة والدهاء. |
| Eski yaşamımda birşeyleri tamir etmekte asla iyi olmamıştım. Ama okyanusun ortasındayken ve öbür kıyıya ulaşmanın yalnızca tek yolu varken ne kadar becerikli olabildiğinize inanamazsınız. | TED | أنا لم أكن أبداً ماهرة فى أصلاح الأشياء حينما كنت أحيا حياتى السابقة و لكن من المدهش كيف بإمكانك أن تكون واسع الحيلة حينما تكون فى قلب المحيط و ليس هناك سوى طريقة واحدة للوصول للجانب الآخر |
| Ortalamanın üstündeki zekasıyla müthiş becerikli bir hale gelmişti. | Open Subtitles | مع ذكاء فوق المتوسط جعله واسع الحيلة |
| Mahkeme üyesinin muhabiri. becerikli, azimli ve çok hırslı. | Open Subtitles | انه صحفي في جريدة "انكويزتر" انه واسع الحيلة, عنيد و طموح للغاية |
| Babam özel ve becerikli bir adamdır. | Open Subtitles | والدي رجل مُتفانٍ و واسع الحيلة. |
| becerikli biri. | Open Subtitles | إنه واسع الحيلة |
| Baban gerçekten çok becerikli. | Open Subtitles | رفيقك واسع الحيلة. |
| Aşçı becerikli bir adamdı. | Open Subtitles | الطاهي كان واسع الحيلة |
| Bu yüzden Quebec'li her becerikli oduncunun yaptığı gibi baltama susturucu taktım. | Open Subtitles | لذلك قمت بما يفعله أي قاطع أخشاب "كيبيكي" واسع الحيلة... سأضع خافض الصوت على الفأس |
| Duyduğuma göre epey becerikli biriymiş. | Open Subtitles | واسع الحيلة كما قيل لي |
| - Zeki, çalışkan, becerikli. | Open Subtitles | ذكي و مجد و واسع الحيلة |
| becerikli birine benziyorsun. | Open Subtitles | تبدو واسع الحيلة. |
| Bilmiyorum, bana işini bilen birisi gibi geldi. | Open Subtitles | لا أعرف و لكنه يبدو لى واسع الحيلة جداً |
| İşini bilen, güçlü kuvvetli. | Open Subtitles | واسع الحيلة. مفتول الذراعين. |