| Belli ki şöhret her şey değil değil mi, Bay Potter? | Open Subtitles | واضح أن الشهرة ليست كل شئ أليس كذلك يا سيد بوتر؟ |
| Belli ki Troy ve basketbol kuklaları da bu işin arkasında. | Open Subtitles | و واضح أن تروي و أتباعه هم من دبروا هذه المكيدة |
| Belli ki Allah'ın unuttuğu bu yerdeki vaziyet aynen öyle. | Open Subtitles | واضح أن ذلك ينطبق على الأوضاع داخل هذا المكان الكريه. |
| Ben sadece mümkün olup olmadığını merak ediyorum. Görünüşe göre buraya girebiliyor. | Open Subtitles | أنا فقط أتسائل لو كان ممكناً واضح أن لديها وصول للغرفة |
| Görünüşe göre, benim Wraith akranlarım benimle siz etrafta olmadan konuşmak istemişler. | Open Subtitles | واضح أن أهلي من الريث يودون التحدث معي بدون تواجدكم. |
| Yarasına silahın neden olduğu besbelli. | Open Subtitles | واضح أن إصابته ناتجة من عيار ناري |
| Açıkçası, kimse sizinle olmaya katlanamıyor. | Open Subtitles | واضح أن لا أحد آخر يستطيع أن يتحمّل أياً منكما. |
| Görünen o ki; uzun süren hareketsizlik nedeniyle bacaklarınızda körelme meydana gelmiş. | Open Subtitles | واضح أن جسمك كان في مرحلة ركود متقدمة بسبب فترة من الخمول الشديد. |
| Bu Belli ki sadece oyuncakla ilgili değil. | Open Subtitles | واضح أن الأمر لا يتعلق باللعبة أليس كذلك؟ |
| Belli ki mizah duygun yerinde, ve o bu bölgededir. | Open Subtitles | واضح أن مركز روح الدعابة مازال سليماً ويقع هنا |
| Ufak bir tavsiye, yani, Belli ki polis numarası fazla kullanıldı. | Open Subtitles | ،إليك نصيحة صغيرة واضح أن السُذج صدقوا أنك شرطي |
| Belli ki, yanlışlar; kararlarda hatalar yapılmış. | Open Subtitles | واضح أن هناك أخطاء ارتُكبت وأخطاء في الحُكم |
| Mütemadiyen böyle söylüyorum ama Belli ki kimse duymuyor. | Open Subtitles | أقول ذلك باستمرار ولكن واضح أن لا أحد يستجيب. |
| O zamandan beri bir daha benimle bağlantıya geçmedi yani Belli ki o da bittiğini kabul ediyor. - Bu çok sağlıklı. | Open Subtitles | لم تتصل بي منذ ذلك الوقت، واضح أن ما بيننا قد انتهى |
| Adam Görünüşe göre bir mali işler müdürüne ve onun asistanına yeni karısının ona cinsel yolla bulaşan hastalık verdiğini bilmesini istemiyor. | Open Subtitles | حسنا, لكن واضح أن الرجل لا يريد أن يخبر المحاسب و طبيبته المساعده أن زوجته الجديدة اعطته مرضا جنسيا |
| Eş, ev, çocuklar. Görünüşe göre de evren; eş ve çocuk konusunda pek olumlu davranmıyor. | Open Subtitles | واضح أن القدر هو من يتحكم بمسألة الأطفال والزوجة |
| Ve Görünüşe göre, artık konuşmamıza bile gerek kalmıyor. | Open Subtitles | ولكن واضح أن لا حق لنا الآن حتى في الحديث |
| Görünüşe göre tahliye hikâyesinde doğruluk payı varmış. | Open Subtitles | واضح أن ثمّة حقيقة بين ثنايا روايتها المزعومة للإخلاء. |
| Görünüşe göre tahtaya spesiyalleri ben yazmalıyım artık. | Open Subtitles | واضح أن عليَّ أن أكتب الأطباق الخاصة على اللوحة |
| Görünüşe göre bu kadın üzerinde inanılmaz bir etkin var. | Open Subtitles | واضح أن لديك تأثير عظيم على تلك المرأة. |
| İkinizin arasında birşeyler olduğu besbelli. | Open Subtitles | واضح أن هناك شيء ما بينكما. |
| Açıkçası,Burada saygı görmek için tek yol, | Open Subtitles | واضح أن الطريقة الوحيدة لتلقى الاحترام هنا، |
| Görünen o ki, hastada hem tendonit hem de bir tiroit koşulu var. | Open Subtitles | واضح أن المريضة كان لديها التهاب وتري و مرض بالغدة الدرقية |
| Oraya kesinlikle metal bir şey konmaması gerektiğini söylediğini biliyorsundur. | Open Subtitles | أنت تعلم أنه قال بشكل واضح أن لاتضع أي مواد حديدية بالداخل |