"واضطررت" - Translation from Arabic to Turkish

    • zorundaydım
        
    • gerekti
        
    • gerekiyordu
        
    • zorunda kalmıştım
        
    • zorunda kaldım
        
    Yepyeni bir hizmet modeli geliştirmek zorundaydım. TED واضطررت إلى التفكير خارج الصندوق في نموذج آخر من الرعاية.
    Annemin bir satış işi... ..vardı, ben de yardım etmek zorundaydım. Open Subtitles لقد أخبرتكم. والدتي لديها ساحةُ بيع واضطررت للمُساعدة.
    İyi misin? Jen, Jen, kaçmam gerekti. Karıncalar gibi etrafımı sarmışlardı. Open Subtitles جين، جين، واضطررت الى تشغيل، كانت جميع أنحاء لي مثل النمل.
    Hiç söylediklerinizi anlamadığı için sinir olduğunuz oldu mu? Sadece bir şarkı çalması için şarkının adını 20 kez tekrarlamanız gerekti mi? TED وهل غضبت يوماً ما عندما لم يفهموا ما كنت تقوله واضطررت أن تعيد صياغة ما أردته 20 مرة فقط لتشغل أغنية؟
    Makaleler için günde beş sayfa yazmam gerekiyordu ya da beş doları gözden çıkaracaktım. TED واضطررت إلى كتابة خمس صفحات يوميا لأجل الأبحاث أو كان يتوجب علي أن أتخلى عن خمسة دولارات.
    En son böyle söylediğinde yeni oyun konsolu almak zorunda kalmıştım. Open Subtitles آخر مرة كنت قلت ذلك ، واضطررت الى شراء تعزية لعبة جديدة.
    Hayır, her şeyi öğrendim. Ve kendim öğrenmek zorunda kaldım. Open Subtitles لا, لقد تعلمت كل شيء واضطررت إلى أن أتعلمه بنفسي
    Ailesi dehşete düşmüş. Oraya gitmek zorundaydım. Open Subtitles كانت عائلته مفجوعة واضطررت للذهاب إليهم هناك
    Affedersin, Sinclair için alışverişe gitmek zorundaydım. Open Subtitles عذرا، واضطررت للذهاب للتسوق لسنكلير.
    Sloane öğrendi. Güvenlik bölümünün onu öldürülmesini önlemek için karışmak zorundaydım. Open Subtitles واضطررت ليقلف قسم الأمن من قتله
    Savaşa çağırdılar, maalesef onu bırakmak zorundaydım. Open Subtitles طُلبت فى الحرب, واضطررت تركها هناك
    Elimden kaçtı, silahıma uzandı vurmak zorundaydım. Open Subtitles تيقر " فك قيوده ووصل لمسدسي" واضطررت لضربه
    Kaçabilmek için vurmak zorundaydım. Open Subtitles واضطررت لاختراق طريقي للخروج بالسلاح
    Bu siteye gittim ve bazı soruları cevaplamam gerekti. TED ذهبت الى هذا الموقع ، واضطررت إلى الإجابة على هذه الأسئلة.
    Uçak gecikti, araba yoktu. Buraya gelmek için, taksiye binmem gerekti. Open Subtitles الطائرة تأخرت ولم يكن هناك سيارة، واضطررت لأستقلال سيارة أجرة إلى هنا
    Astımım azdı. Çok kötüydü, hastaneye gitmem gerekti. Open Subtitles لقد عانيت من ازمة تنفس , واضطررت للذهاب إلى المشفى
    Dışarda onun peşinde koşturmam gerekti, korkunçtu. Open Subtitles واضطررت الى مطاردته حول الفناء. لقد كان أمرا مروعا.
    Bir poşet elma almam gerekiyordu. TED واضطررت إلى شراء كيس كامل من التفاح. ذلك ما فعلته.
    Ekibimi toparlamam gerekiyordu. Geç aradığım için özür dilerim. Open Subtitles واضطررت لإعادة تنظيم أوراقى آسف على اتصالى المتأخر
    Zaten göreceklerdi. Hem köşeye sıkışmıştık. Bir çıkış yapmam gerekiyordu. Open Subtitles كانوا سيرونهم في كل الأحوال بالإضافة أننا كنا في وضع محرج واضطررت لإتخاذ القرار
    Bana arabanla çarpmıştın da bütün yaz dizlik takmak zorunda kalmıştım. Open Subtitles لقد صدمتني بسيارتك واضطررت لارتداء دعامة لقدمي طوال الصيف
    Evet, uzun zaman önceydi ve ben o kıyafeti giymek zorunda kalmıştım. Open Subtitles إنّها متاحة، كان ذلك قبل فترة طويلة، واضطررت لارتداء تلك البدلة.
    İsmimizi anons ettiklerinde sahneye çıkmak istedim ama ne zaman ayağa kalksam osurmaya başladım ve yerime geri oturmak zorunda kaldım. Open Subtitles أردت أن أذهب هناك عندما ظلوا ينادوا أسماءنا لكن كل مرة كنت أقف، بدءت أتبرز قليلاً واضطررت أن أجلس مرة أخرى.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more