| İçki ve haplar öldürdü. Tıpkı onu da öldürdüğü gibi. | Open Subtitles | الخمبر والحبوب من قتله، والمثل سيقتله |
| Hayır komutanım, iğneler ve haplar. | Open Subtitles | كلا يا سيدي. الإبر والحبوب. |
| Yağ ve buğday azaldı, fiyatları yükseldi. | Open Subtitles | النفط والحبوب نادرة ، الأسعار مرتفعة. |
| Yağ ve buğday azaldı, fiyatları yükseldi. | Open Subtitles | النفط والحبوب نادرة ، الأسعار مرتفعة. |
| Şehir, tahıl ve koyun yönünden zengindi ve hepsi kralın mülkiyetindeydi. | Open Subtitles | إنها كانت مدينة غنية بالخراف والحبوب كل شيء فيها ملك للملك |
| Pudra ve hap verip, banyo yaptırıp, iğne ve lavman yapıyorsun ama... | Open Subtitles | أنت تعطينى المساحيق , والحبوب , الحمامات , الحقن , الحقن الشرجية |
| Onun tüm hayatı Süpermen ve mısır gevreği be. | Open Subtitles | حياته بأكملها تدور حول (سوبرمان) والحبوب |
| - İğneler ve haplar. | Open Subtitles | -الإبر والحبوب . |
| Geliştirerek meyve, sebze ve tam tahıl ekledi. | TED | قامت بتحسين وإضافة الفواكه والخضروات والحبوب الكاملة. |
| Sebze ve tahıl maratonun. | Open Subtitles | التي تناولتها على الغداء اليوم يا مهووس الخضار والحبوب |
| Yetkililer, oldukça yüklü miktarda marihuana, eroin ve hap ele geçirildiğini bildirdi. | Open Subtitles | السلطات تقول أنها صادرت كميـّات كبيرة من الماريغوانا والهيروين والحبوب |
| Onun tüm hayatı Süpermen ve mısır gevreği be. | Open Subtitles | حياته بأكملها تدور حول (سوبرمان) والحبوب |
| Cips ve mısır gevreği. | Open Subtitles | الرقائق والحبوب |