| Bundan sonra Aşk ve Yaşam'ı okuyacak olmamız güzel bir şey. | Open Subtitles | من الجيد أننا سنقرأ (الإحساس والحساسية) في المرة المقبلة |
| Aşk ve Yaşam'da bile baba ölüyor. | Open Subtitles | حتى (الإحساس والحساسية), الأب يموت |
| Aşk ve Yaşam'da açıkça var. | Open Subtitles | (الإحساس والحساسية), بكل وضوح |
| Ego ve duyarlılığın tuhaf bir karışımısın biliyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أنت مزيج مثير للإهتمام للغرور والحساسية, أتعلم هذا |
| Hipotroidizimli insanlar kilo alımı, tembellik, soğuğa duyarlılık, şişkin eklemler ve depresyondan muzdariptirler. | TED | وتظهر أعراض قصور نشاط الغدة في زيادة الوزن، والخمول والحساسية ضد البرد وتورم المفاصل والشعور بالحزن. |
| Birinci evrede, ara ara bazı duyguları tecrübe etme, odaklanmada sıkıntı depresyon, acı duygu patlamaları, dürtüsellik ve ışığa duyarlılık. | Open Subtitles | خلال المرحل الأولى، في الشعور المتقطع ستشعر بصعوبة في التركيز وإكتئاب وألم ومشاعر طاغية والاندفاع والحساسية للضوء |
| Ama bunlar şehirleşmenin gerçek örnekleri ve değişim son birkaç yıl içinde gerçekleşti ve şehir alanlarına kültürel merkezler olarak verilmesi gereken önemle ilgili duyarlılık arttı. | TED | لكن يوجد أمثلة حقيقية في التحضر وفي التغيير الذي حصل في السنوات الأخيرة والحساسية المتزايدة لأهمية بيئاتنا المدنية على أنها مراكز ثقافات |
| Gençlik sırasında beynin yapısında ve işleyişinde önemli değişiklikler olur. Özellikle otokontrol, karar verme, duygu işlenmesi ve ayarı, ödül ve riske duyarlılık gibi şeylerde mühim bir rolü olan prefrontal korteks ve limbik sistemde. Tümü bir polis sorgulaması gibi baskıcı bir durumda nasıl çalışacağını etkiler. | TED | لذا تحدث تغييرات هامة في بنية ووظيفة الدماغ أثناء المراهقة، خاصة في قشرة الفص الجبهي والجهاز الحوفي، وهذه هي المناطق المسؤولة عن أشياء مثل ضبط النفس، واتخاذ القرارات، ومعالجة وضبط الإنفعالات، والحساسية تجاه المكافآت والمخاطر، والتي تحدد جميعها كيفية الأداء تحت الضغط، مثل استجواب الشرطة. |