| Ve Annesi de yarı Batı Indiana'lı yarı Guatemalalı mıymış? | Open Subtitles | و هَل كانَت والدتهُ نصف هندية و نصف غواتيمالية؟ |
| Annesi benden organ bağışı konusunda karar vermemi istedi. | Open Subtitles | لستُ أدري ما أقول تريدُ منّي والدتهُ أن أقرّر بشأن أعضائه |
| Bir oğlanın görevi annesini korumaktır, kimden olursa olsun, annesinden bile olsa. | Open Subtitles | واجِب الإبن هوَ حمايَة والدتهُ بغَض النظَر مِمَن، حتى لو كانَ والدُه |
| Pazar ayinlerini izlemesi için annesini getirirdi. | Open Subtitles | لقد إعتادَ أن يأخذَ والدتهُ كلَّ أحدٍ لتسمعَ خطبهُ ومواعظه |
| annesinin tehlikede olduğunu söyledi. Ona yardım etmemi istedi. | Open Subtitles | لقد جاء وطلب مني أن أساعدهُ قائلاً أن والدتهُ في خطر |
| En çok da annesinin yaz başında onu ve babasını terk ederek | Open Subtitles | وخصوصاً، أن والدتهُ رحلت عنه وعن أبيه لكاليفورنيا |
| Angela O'Hara kaçırıldığında Annesi diyalize giriyormuş. | Open Subtitles | لقد كانَ في المستشفى بينما كانت والدتهُ تقوم بعمليةِ تنقيةِ دم |
| Annesi öldüğü ve babası da yanından gittiği için şanssız olan bir çocuk. | Open Subtitles | طفل كانَ غيرَ محظوظٍ كفاية لكي تتوفى والدتهُ ويتخلى عنهُ والدهُ |
| - Annesi arayıp çocuğu alamayacağını söyledi. | Open Subtitles | والدتهُ إتصلت، قالت بأنها غير قادرة على القدوم لأخذه. |
| Çocuğu yok. Annesi geçen yıl öldü babası hiç olmamış. | Open Subtitles | لا أطفالَ, بالإضافةِ إلى أنَّ والدتهُ قد لقيتْ حتفها في السنةِ المنصرمة |
| Annesi sürekli yakışıklı olduğunu söylüyor ama değil. | Open Subtitles | أعني، والدتهُ دائماً ماتخبره ،كم هو جميل وهو ليس كذلك |
| annesini de mi kaybetsin? | Open Subtitles | وهو لن يخسر والدتهُ أيضا، حسناً؟ |
| Bir de annesini kaybedemez, tamam mı? | Open Subtitles | وهو لن يخسر والدتهُ أيضا، حسناً؟ |
| "Vergi kaçırmaktan kendi annesini bile mahkemeye çıkarabilir." | Open Subtitles | "وانهُ قادر على تقديم والدتهُ للمحاكمة بسبب عدم دفع الضرائب" |
| Sonra tepinmeye başladı. annesini istiyordu. | Open Subtitles | ومن ثمَّ بدأ بالتحركِـ طالباً والدتهُ |
| Orospu annesini öldürttükten sonra her şeyin yoluna gireceğinin sözünü verdi bana. | Open Subtitles | ،بعد أن تسبب بقتل تلك العاهرة المسماة والدتهُ وعدني أن الامور ستتحسن كان مخطئاً ،من بيت رعاية إلى أخر كل واحد أسوأ من الثاني |
| Muhtemelen annesinin arzularına saygı gösteriyordu. | Open Subtitles | ربما أنَّه كان يحترمُ أمنياتُ والدتهُ بكلِ بساطة |
| annesinin Ripon'daki liberal mitinge gittiğini söyledi. | Open Subtitles | قال بأن والدتهُ قد ذهبت إلى التجمع اليبرالي في "ريبون" |
| Çok anlayisli biri, aradigim için tesekkür etti annesinin öldügünü bildirdigim için. | Open Subtitles | بكُل احترام, لقد... شكرني لأني اتصلت به... واخبرته ان والدتهُ توفت. |
| Gonzalez, annesinin kızlık soyadıymış. | Open Subtitles | إذاً إنَّ "غونزاليز" هو إسمُ والدتهُ الأوسط |
| Kevin'ın annesinin kafayı yediğini biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أن والدتهُ مجنونةً |