| Eve, tatlım, Babanın bunu söylemesi hiç hoş değil zaten, bir de sen söyleyince çok daha kafa karıştırıcı oluyor. | Open Subtitles | عزيزتي , ليس لطيفًا لمَّا والدُكِ يقولُ هذا و هو محيِّر لمَّا تقولينهُ أنتِ |
| Babanın, kendiyle gerçekleri görmesi için gözlerinin açılmasını sağlayacağını umuyordum. | Open Subtitles | كنتُ آملُ أنّهُ ربّما والدُكِ يساعدهُ في معرفة نفسهِ جيّدًا وبذلك يستطيعُ أن يرى حقيقتهُ |
| Hem Babanın tıpatıp aynısı birini bulman da çok klişe. | Open Subtitles | و بالمناسبة ، إنه أمر مبتذل قليلا أن تختاري شخصا يبدو مثل والدُكِ. |
| Babanın sorunu hayal gücünün olmaması. | Open Subtitles | مشكلة والدُكِ ، أنه يعوز بمُخيِّلتة. |
| Babanın bizi evlendirmesinin tek nedeni.. | Open Subtitles | مراد والدُكِ الوحيد من هذا الزواج, |
| Burası Babanın evi. | Open Subtitles | هذا بيتُ والدُكِ |
| İzin ver de çok bilmiş Babanın yanında olayım. Bunu senin için yapayım. | Open Subtitles | دعيني أقفُ مع والدُكِ الأحمق |
| Rachel, sana Babanın evlenmemizden üç hafta önce ne yaptığını anlattım mı hiç? | Open Subtitles | ريتشل), أأخبرتُكِ بيومٍ بما قامَ بهِ والدُكِ) بثلاثةِ أسابيعِ قبل أن نتزوج؟ |
| - Babanın arkadaşıydım. | Open Subtitles | -أنا صديق والدُكِ |