| Sen ve Başkan birlikte çay içiyordunuz. Gerçekten çok hoş çiçek çayıydı. | Open Subtitles | وأنتي والرئيس كنتما تجلسان أمام بعضكما، وتشربان الشاي، شاي زهور جميل جدًا |
| 1902 sonbaharında Başkan Theodore Roosevelt Beyaz Saray'dan biraz uzaklaşmak için Mississippi'ye giden bir trene bindi. Smedes adlı bir kasabada kara ayı avlamayı planlıyordu. | TED | كان خريف عام 1902، والرئيس ثيودور روزفلت احتاج الى اجازة قصيرة من البيت الابيض فأخذ قطاراً الى مسيسيبي ليصطاد الدببة السوداء خارج مدينة تدعى سميدس. |
| Tüm kamp köprüye gidecek ve Başkan da en önde olacak. | Open Subtitles | المخيم كله يعبث علي الجانب الاخر من الجسر والرئيس بينهم |
| Belediye başkanı müdürü aradı, o da yardımcısını. | Open Subtitles | المحافظ اتصل بالرئيس والرئيس اتصل بالنائب |
| ...ve Büyük Şef beni İşletme Müdürü yapmak istediğini söyledi. | Open Subtitles | والرئيس يخبرني بانه يريدني ان اكون مراقب عمليات |
| Priya, sen burada TV seyrediyorsun ve patron orda Krishna'nın dairesini boşaltmasını emretti. | Open Subtitles | بريا ، أنتِ تشاهدين التليفزيون هنا ، والرئيس . طلب أت تخلي شقة ، كريشنا |
| Biri bende, diğerini ise Başkan kendi kasasında saklıyor. | Open Subtitles | انا معى واحدا ,والرئيس لديه الآخر فى خزانته الشخصية. |
| Üç hafta içinde ödeneğimiz gözden geçirilecek ve Başkan, bir ajan kaybetmeyi nasıl becerdiğimi öğrenmek istiyor. | Open Subtitles | لقد خضعنا لفحص أموالنا فى خلال 3 أسابيع والرئيس يريد أن يعرف كبف أتدبر أمر خسارة عميل |
| Başkan da programını ayarlayamamış. Kötü zamanlama. | Open Subtitles | والرئيس لا يستطيع تعديل جدولة التوقيت سيئ من جميع النواحى |
| Eğer Papaya ve Başkan'a ulaşılabiliyorsa sen de ona ulaşabilirsin. | Open Subtitles | إذا كان بإمكانهم أن يصلوا إلي البابا والرئيس فأنت يمكنك أن تصل إليه بالتأكيد |
| Eğer Papaya ve Başkan'a ulaşılabiliyorsa sen de ona ulaşabilirsin. | Open Subtitles | إذا كان بإمكانهم أن يصلوا إلي البابا والرئيس فأنت يمكنك أن تصل إليه بالتأكيد |
| Başkan ve ben, bunun parçası olmanız gerektiğini düşündük. | Open Subtitles | لقد اقترحت انا والرئيس بأن تكون جزء من هذه العملية |
| Barış anlaşması, isyancı Tutsi güçleri ile Başkan Habyanimara arasında, bugünTanzanya'daimzalanacak. | Open Subtitles | تلك الإتّفاقية للسّلام ستوقّع اليوم في تانزانيا بين قوّات التوتس الثّائرة والرئيس هابي أريمانا |
| ...eğer bunu yaparsan Başkan ve ben sana müteşekkir olacağız. | Open Subtitles | لو وافقتِ، أنا والرئيس سنكون في غاية الإمتنان |
| Başkan bir "Dış İstihbârat Teşkilâtı" oluşturma konusunu araştırmamı istedi. | Open Subtitles | والرئيس طلب منى أن أبحث فى تكوين مركز مخابرات فى الخارج |
| Başkan Logan ve Başkan Suvarov bu uzlaşmanın iptaline dair, birlikte demeçte bulunmadıkları müddetçe idâm edilmeleri emri vereceğim. | Open Subtitles | لو لم يدلي الرئيس الأمريكي والرئيس الروسي بتصريح مشترك يرفضان فيه هذه المعاهدة |
| 9'da basın ofisiyle görüşmeniz var... ve Başkan, sabah yapacağı açıklamaya katılmanızı istiyor. | Open Subtitles | لديك موعد في التاسعة صباحاً مع المكتب الاعلامي والرئيس يريدكِ أن تحضري الاجتماع الصباحي |
| Yani ortada bir antlaşma var. Ve duyduğumuz kadarıyla 10 gün sonra Genel Sekreter ve Birleşik Devletler başkanı tarafından imzalanacak. | Open Subtitles | إذاً لدينا معاهدة وكما سمعنا سوف توقع من وزير الأمن والرئيس في مقر الأمم المتحدة خلال عشرة أيام |
| Bugün, sizin ve Rusya'nın başkanı "tarihsel uzlaşma", "anti-terörizm ittifakı" adını verdikleri anlaşmayı imzalamak için bir araya geliyorlar. | Open Subtitles | اليوم فإن رئيسكم والرئيس الروسي قد اجتمعا ليوقعا على ما يسميانه معاهدة تاريخية |
| Sir Trenton'ı o eğitti. Tüm şampiyonları o ve Şef beraber eğittiler. | Open Subtitles | لقد درب السيد ترينتون هو والرئيس دربوا جميع الفائزين |
| Hava çok kararmıştı ve patron ağlıyor sen de uyuyordun. | Open Subtitles | كانت السماء مظلمة، والرئيس يبكي وأنت نائمة |
| Bir hata yapıyorsunuz. Başkanla ben böyleyizdir... böyle. | Open Subtitles | أنت ترتكب خطأ . أنا والرئيس بيننا علاقة وثيقة |
| Siz ve Başkanın, programın ülkemiz için bir tehlike oluşturduğuna inandığınızı açık bir şekilde dile getirdiniz ve ülkemi korumak için elimden geleni yapacağıma söz veriyorum. | Open Subtitles | أنت والرئيس قد وضحتما بشكل لا يقبل الشك التهديد الذي تعتقدون أن السلاح يشكله لأمننا الدولي ، وأعدك |
| Bankanın kurucusu ve başkanı, aynı zamanda hem çalışanların hem de laubali tatminkârlığın, ve hızlıca dipsiz kuyulara dalmanın şefidir. | Open Subtitles | مؤسسي المصرف والرئيس الرئيس المؤسس شخص عصبي متصنع ولا يأبه أنه غارق فيا لهاوية |