| Sağlık ve vergilere harcadıklarından daha çoğunu aslında yakıt ve araba için harcıyorlar. | TED | أنهم يدفعون الكثير على الوقود والسيارة وفي الضرائب والتأمين الصحي |
| Ödenmemiş trafik cezalarınız var ve araba sizin. Sizi içeri alıyoruz. | Open Subtitles | لديك مُخالفات غير مدفوعة والسيارة لك إذاًسنأخذكمعنا. |
| Çok heyecanlandı, ...bana ve arabaya mutluluklar diledi. | Open Subtitles | كنت متحمسة تمنت أن أكون والسيارة سعيدين معاً |
| Ve tabii ki, kuralları çiğneyen biri varsa, polis oradadır ve arabanın üstünde yanıp sönen ışıklardan bunun normal bir araba olmadığını, bir polis memuru olduğunu anlamalıdır. | TED | وطبعا ، اذا قام أي أحد بمخالفة النظام، ستكون الشرطة هناك والسيارة يجب أن تتعرف على الضوء المشع الموجود أعلى السيارة والذي يعني أنها ليست سيارة فقط ولكن سيارة شرطة. |
| Zannedersem bu mantıklı. Eğer palyaço üniversitesi ve araç 20 koltuklu ise. | Open Subtitles | حسنا, اعتقد انه سهل الفهم اذا كانت جامعة للمهرجين, والسيارة ب 20 راكب |
| Masaya yemek koymak, bahçeyi temiz tutmak ve arabayı parlatmakla ilgienirdik. | Open Subtitles | نحن قلقون بشأن وَضْع الغذاءِ على المنضدةِ، إبْقاء الساحةِ تُنظّفُ والسيارة لمّاعة. |
| Şimdi, Bay McFarland polis memuru kapıda ve dışarıda bekleyen bir at arabası var. | Open Subtitles | والآن سيد ماكفرلاند الجندى على الباب, والسيارة تنتظر. |
| Ev ve araba için geldi. Bu bir oyundu. | Open Subtitles | اهي جت هنا من شان البيت والسيارة الي ب400دولار |
| Bu gibi arabalar sürücü yardımlarıyla, araba ile oynayıp duran bilgisayarlarla çalışmaz, sadece size ve araba. | Open Subtitles | سيارة مثل هذه ، بدون مساعدة للسائق،بدون كمبيوتر يعبث بها، فقط أنت والسيارة |
| Kendine geldiğinde çocuklar ve araba ortada yoktu. | Open Subtitles | يقال أنه كان مخدرًا، واجدًا الفتيات والسيارة مفقودين. |
| Az önce oradan geçtim ve araba orada değildi. | Open Subtitles | أتيت من هناك للتو، والسيارة إختفت |
| Kocaya, eve ve parasını karşılayamadığım arabaya. | Open Subtitles | الزوج والمنزل والسيارة لا يمكننا تحملها |
| Evet Seymour, ben müfettiş maaşı alıyorum bu da hem arabaya hem de yemeğe yetiyor. | Open Subtitles | بالواقع يا (سيمور)، أتقاضى راتب المراقب، والذي يغطّي ثمن الطعام والسيارة. |
| Ya şu mor arabaya ne demeli? | Open Subtitles | والسيارة الأرجوانية اللعينة |
| Einstein ve arabanın moleküler yapıları hiç bozulmamış. | Open Subtitles | - التركيب الجزيئي لكل من أينشتاين والسيارة وسليمة تماما. |
| Demek istediğim saatler ve arabanın çalışmayışı. | Open Subtitles | أعنى الساعات والسيارة لا تعمل |
| Evin ve arabanın anahtarlarını ver bana. | Open Subtitles | اعطينى مفاتيح البيت والسيارة |
| araç NATO'nun ve Sovyetlerin bilinen tüm anti-tank silahlarına karşı dayanıklı. | Open Subtitles | والسيارة تستطيع مقاومة كل اسلحة الناتو والسوفيت المضادة للدبابات |
| Zırhlı araç, programının bir saat kadar gerisindeymiş o yüzden bir süreliğine burada beklemiş olmalılar. | Open Subtitles | والسيارة الأخرى كانت متخلفة حوالي ساعة عن الموعد كان لابد إنتظارها هنا لبعض الوقت |
| Benim silahımı ve kaçtığı arabayı bıraktı. Polise tam bir paket bıraktı. | Open Subtitles | ترك مسدسي والسيارة وأعطى الشرطة ما يريد أن يعطيها من أدلة |
| arabayı boş bir araziye bırakacağız ve sonra da yakacağız. | Open Subtitles | سنتخلص منه والسيارة في المتنزه، سنحرق الوغد |
| Kadın İsveçli, arabası da İsveç plakalı. Sanırım benim yetki alanıma giriyor. Tamam. | Open Subtitles | إنها سويدية والسيارة أتت من السويد إذاً أنا سأتولى القضية |