| Uyumak, içmek ve arkadaşlarınla adam dövmekten başka ne bilirsin sen? | Open Subtitles | النوم والشرب وضرب اصحابك الصفر هو كل ما يبدو أنك تفعله |
| Ben bir geneleve gitmek istiyorum, kağıt oynamak, içki içmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد الذهاب إلى بيت الدعارة للعب الورق والشرب حتى الثمالة |
| Akılları parti, alkol ve uyuşturucuda. | Open Subtitles | كل مايريدون فعله هو الاحتفال والشرب وتناول المخدرات |
| Ağrılarım vardı ve ağrıları alkol ve haplarla gidermeye çalışıyordum. | Open Subtitles | كنتُ أتألم وكنتُ أخفف ذلك بالأدوية والشرب |
| Ben saat ikide, kimse ayıplamadan içki ve sigara içme taraftarıydım. | Open Subtitles | انا كنت مشجعه لأستطيع التدخين والشرب الساعه 2 ظهرا من غير احكام |
| 'Beni Facebook'a ekle. Sonra belki bir şeyler içmeye gideriz.' dedi. | Open Subtitles | قالت أضفني في الـ فيس بوك ثم يمكننا الخروج والشرب لاحقاً |
| Kasaba hudutları dışında kumar oynamayı ve içki içmeyi yasaklayan bir kanun koyuyorum. | Open Subtitles | أنا أصدر قانون ضد القمار والشرب في أي مكان خارج حدود البلدة |
| yalandan masalarda oturmak,yemek ve içmek. Hepsi yalandan | Open Subtitles | كله غير حقيقي، الجلوس على الطاولة الأكل والشرب بشكل مزيف |
| Bunca yıldır bütün gün uyumak tüm gece içmek onu hamlaştırmıştı. | Open Subtitles | اعتقد بان كل تلك السنين التي قضيانها بالنوم بالنهار والشرب بالليل قد لحقت به. |
| Orada yemek, içmek ve uyumak dışında yapacak bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك شىء تفعله هناك عدا الاكل والشرب والنوم |
| Partiler ve ceset torbaları, içmek ve araba kullanmak kadar iyi bir ikili. | Open Subtitles | الحفلات وأكياس الجثث تتناسب مع بعضها كالقيادة والشرب |
| alkol kumarı tetikliyor, kumar da alkolü derken her şey gittikçe daha da beter oluyor. | Open Subtitles | والشرب يؤدي إلى مزيد من المشارطة والعكس صحيح والأمر كله يتدهور باستمرار |
| Uyku ve alkol tüketimiyle dolu yoğun kolej programına hemen uyum sağlayacaksın. | Open Subtitles | أنت فقط سهولة ستعمل الحق في ذلك... ... أن الجدول الزمني الصارم كلية من القيلولة والشرب. |
| alkol.TSA . | Open Subtitles | والشرب. إدارة أمن النقل. |
| Birkaç ay yeme, içme, uyuma ve düzüşmeden sonra seni ne bekliyor, biliyor musun? | Open Subtitles | وبعد اشهر قليلة من الأكل والشرب والنوم و الجنس ما الذي ستتطلع الى فعله بعدها؟ |
| Kanser tedavisi ameliyatları konuşma, yeme ve içme yetimi benden aldıktan sonra bir bilgisayarın hayatımın bir kısmını benim yerime yaşadığı bu sanal dünyaya girmek zorunda kaldım. | TED | بعد أن حرمتني جراحات السرطان من القدرة على الكلام والأكل والشرب اضطررت إلى دخول هذا العالم الإفتراضي حيث يعيش الحاسوب جزءا من حياتي نيابة عني |
| Yeme, içme ve aşırı derece de zengin olma zamanı. - Yanılıyorsun. | Open Subtitles | إنه وقت الأكل والشرب والتمتع بالثراء |
| - Başka kimin babası çocukları yüzünden içmeye gitti? | Open Subtitles | اترى احدا غيرنا دفع والده للخروج والشرب حزينا |
| Gezmeye, içmeye, her neyse eminim yakında ortaya çıkar. | Open Subtitles | ربما يكون قد ذهب إلى لندن ايا كان للسياحة والشرب |
| Senin bu gece yiyip içmeye harcayacağın çabanın yarısı kadar. | Open Subtitles | نصف جهدك الذي ستبذلينه .في الأكل والشرب الليلة |
| Sigara ve içki içmem... bayağı annem ve düşük çenem dışında. | Open Subtitles | بعيدا عن التدخين والشرب وأمك والإسهال الدائم |
| Ayyaşlık ve içki dolu partiler pek de bana uygun bir yer değil. | Open Subtitles | كما ترين الحفلات مليئة بالفسوق والشرب وهذا ليس ملائم تماما لى |
| Tüttürmeyi, içmeyi, şık restoranlara gitmeyi severim ama ne demek istediğini anladım. | Open Subtitles | فكلكم تحبون تسلق الجبال أنا لا أحبّ التدخين والشرب والذهاب للأكل في المطاعم |