| Victoria Gölü yakınlarından doğan ve Uganda'nın kuzeyi boyunca başı çeken Beyaz Nil ve Etyopya'nın dağlık bölgelerinden inen | Open Subtitles | النيل الأبيض الذي يبدأ بالقرب من بحيرة فيكتوريا ويتجه نحو الشمال قاطعاً أوغندا والنيل الأزرق |
| Anlaşılan Roz ve Niles ellerini birbirinden çekemiyor. | Open Subtitles | حَسناً، من الواضح، روز والنيل يُمْكِنُ أَنْ بالكاد يُبعدُ أيديهم عن بعضهم البعض. |
| Zayıfların ezildiği ve topla vuruldukları şeye ne oldu? | Open Subtitles | ماذا حدث للإنفراد بالضعفاء والنيل منهم بالكرات؟ |
| Aynen ,bunlar Roz ve Niles. | Open Subtitles | على نفس النمط. هذه روز والنيل. |
| Frasier ve Niles Hayranların. | Open Subtitles | هذا فرايزر والنيل. هم أنصارَ كبارَ. |
| Yukarı çıkıp dedene ve amcana yeni bilgisayarını göstersene. | Open Subtitles | في هذه الأثناء، الذي لا تَترأّسُ على الطابق العلوي ومعرض Granddad والنيل حاسوبكَ الجديد؟ |
| "Frasier ve Niles gibi birbirine hiç benzemeyen iki kardeş zor bulunur." | Open Subtitles | "من الصعب تَخَيُّل الشقيقين الذكرينِ الذي يُمكنُ أَنْ يَكُونَ أكثرَ إختلافاً مِنْ فرايزر والنيل." |
| Bu Daphne Moon. Oğullarım, Frasier ve Niles. | Open Subtitles | هذا قمرُ دافن وأبنائي، فرايزر والنيل. |
| Sen ve Niles, Rönesans Fuarı'nda kanun çalacaksınız. | Open Subtitles | دعْني أَحْزرُ: أنت والنيل تَلْعبُ كَ السناطير ثانيةً في عصرِ النهضة Faire. |
| O ve Niles büyük bir kavga etti. | Open Subtitles | هي والنيل كَانَ عِنْدَها a معركة مروّعة |