| Dünyadaki bütün ağaçlar, hediyeler, hatta ökseotu bile bunu değiştiremez. | Open Subtitles | وكل الأشجار والهدايا وحتى عنقود التقبيل لا يمكنه تغيير ذلك |
| hediyeler falan... | Open Subtitles | فكرنا في قسم التغليف والهدايا وما إلى ذلك |
| Bu sadece hediyeler ve çiçekler almak, hafta sonları ziyarete gelmek değildir. | Open Subtitles | أنه ليس عن الزهور والهدايا والظهور فجأة فى نهاية الأسبوع |
| Şanslısın ki arkadaşın bana çiçek ve hediye getirdi. | Open Subtitles | من حسن حظك أن صديقك غمرني بالورود والهدايا |
| Yani siz ilişkilerinizi kıyafet veya hediyelere göre mi seçiyorsunuz? | Open Subtitles | لذا تَلتقطُ عِلاقاتَ مستندة على اللباسِ والهدايا. |
| Hâlâ gencim. Dans etmeyi, hediyeleri ve yeni elbiseleri çok seviyorum. | Open Subtitles | فانا مازلت شابة واحب الرقص والملابس الجديدة والهدايا. |
| Bildiğin gibi, romantizm ve hediyelerle dolu geleneksel bir akşam planladım. | Open Subtitles | كما تعلم، لقد خططت من اجل مساء تقليدى من الرومانسية والهدايا |
| Baban... tüm Noel paketini istiyor ağaç, çocuklar, hediyeler, hepsini istiyor. | Open Subtitles | والدكِ يريد تقاليد عيد الميلاد بأكملها تعلمين، الشجرة والأطفال والهدايا والكوخ بأكمله |
| İnsanlar, yemek ve hediyeler getirip... Karanlığın içinde... Onur konuğunun gelmesini bekleyeceklerdi... | Open Subtitles | يحضر الناس الطعام والهدايا وينتظرون وصول ضيف الشرف في الظلام |
| ...çocuklar tarafından yapıldı ve hediyeler sadece 5 dolar. | Open Subtitles | صنعوها الأطفال، والهدايا فقط بخمسة دولارات |
| Grinch Noel'i çalsa, tüm ağaçlar, hediyeler ve süsler gidiverse, | Open Subtitles | وعندما يسرق "قرينش" احتفالية عيد الميلاد ويأخذ الأشجار المزيّنة والهدايا |
| Haraç olarak önerebilecekleri gümüş ve diğer hediyeler için alım satım yapmak adına Akdeniz boyunca yelken açtılar. | Open Subtitles | وأبحروا على طول ساحل البحر المتوسط للمتاجرة بالفضّة والهدايا الأخرى والتي قدموها آنذاك كجزية |
| * Evlenmeyeceğim, çünkü onun gibi harika birinin hayatını... * * ...mahvetmek istemem, hediyeler ve çiçekler için teşekkürler * | Open Subtitles | * أنا لن أفعل، لأني لا أريد أن أفسد شخصاً بروعته * * لكني أشكركم جميعاً لأجل الزهور والهدايا * |
| Doğum gününü tartışıyor olmamız gerekir pasta ve hediyeler için eve gitmeyi. | Open Subtitles | حسناً , مايجب علينا مناقشته هو عيد ميلادكِ والوصول إلى البيت من أجل الكعك والهدايا |
| Fındıklar, hindi ve hediyeler. | Open Subtitles | البندق, والديك الرومي والهدايا. |
| Fındıklar, hindi ve hediyeler. | Open Subtitles | البندق, والديك الرومي, والهدايا. |
| Sürpriz doğum günü partisi gibi, ama pasta ve hediye yerine kızgın mektuplar ve olayı kendi meseleleri hâline getiren insanlar oluyor. | Open Subtitles | إنها مثل مفاجأة عيد الميلاد لكن بدلاً من الكعك والهدايا ، سيكون هناك رسائل غضب وشخص يحاول بشكل غير لائق |
| Kahvaltı ve hediye faslından sonra galeriye gitmem gerek. | Open Subtitles | صباح الخير بعد الفطور والهدايا سأذهب الى المعرض . |
| Stüdyonun bütün parasını, pahalı yemeklere ve anlamsız hediyelere harcamak istiyorum. | Open Subtitles | و متسكعاً .. أريد أن أنفق على اموال الإستوديو .. على الغداء الغالى والهدايا السخيفه |
| hediyelere gerek yok diyebilirim ama sen kalbinin sesini dinle. | Open Subtitles | والهدايا ، انظر لكنت سأقوم غير ضرورية ولكن اتبع ما يمليه عليك قلبك |
| Beni götürdüğü yerleri ve aldığı hediyeleri biliyorum. | Open Subtitles | أعلمُ بشأنِ فخامة الأماكنَ التي إصطحبني لها والهدايا التي إبتاعها لي |
| Odaya bakınca bütün o yüzleri ve hediyeleri gördüm. | Open Subtitles | تطلعت بأنحاء الغرفة ورأيت كل الوجوه والهدايا |
| Ben işleri parayla, hediyelerle ve tehditlerle hallederim. | Open Subtitles | أحرّكُ الأمور عبر المال والهدايا والابتزاز |