| Senaryolar demişken, ilk senaryomu babamdan almıştım. | TED | وبمناسبة الحديث عن التعليمات، أول تعليمات تلقيتها أتت من والدي. |
| Gerçek demişken benimle paylaşmak istediğin bir şey var mı, Sammy? | Open Subtitles | وبمناسبة الحديث عن الحقائق هل هناك أي شيء ترغب بمشاركتي بها سامي؟ |
| Bu arada, dosyalama sistemi demişken bu köprülerin yerel ağın ötesine geçmesi aklımızın ucuna gelmezdi. | TED | وبمناسبة الحديث عن نظام تخزين الملفات ، فإننا لم نتوقع أبدا أن هذه الروابط قد تذهب إلى ماهو أبعد من حدود الشبكة المحلية. |
| Yatıya kalmak demişken, | Open Subtitles | وبمناسبة الحديث عن النوم هنا أتذكرون (ماركو)؟ |
| Ve "taş gibi" demişken... | Open Subtitles | وبمناسبة الحديث عن... "صلابة الصخر"؟ |
| Ve karışık demişken, | Open Subtitles | - وبمناسبة الحديث عن التعقيد... |