| Daha kötüsü, bu yanlış ideolojilerin kendimizi algılayışımızı ele geçirmesine izin verdik ve günümüz Afrikalı-Amerikalı kadınları olarak hâlâ kültürel kimliğimize bulaşmaya devam ediyor. | TED | والأسوأ من ذلك أننا تركنا هذه الاتجاهات الزائفة تتدخل في طريقة نظرنا لأنفسنا، وتستمر في التأثير على هويتنا الثقافية بصفتنا نساء أفريقيات أمريكيات اليوم. |
| Ve Kopernik'in başlattığı devrim bugün de bilimi, felsefeyi, teknolojiyi ve teolojiyi etkilemeye devam ediyor. | TED | وتستمر ثورة كوبيرنيكوس إلى اليوم لتأثر بدورها في العلوم الطبيعية والفلسفة والتقنية والعلوم الدينية. |
| Ayağını gaza koy ve sola sürekli dön ve böyle bir şey işte. | Open Subtitles | تدوس على البنزين بشدة وتستمر في الإنعطاف يساراً وتلك ما هي عليه، حقيقةً |
| durmuyordu, ha bire çöp üretiyordu. Çöplerde sürekli taşıyordu. | Open Subtitles | ولا تتوقف، تستمر في التصدير وتستمر في إخراج الفائض |
| Beş yıl içinde pıhtı oluşma ihtimali önemli derecede azalır ve felç riski azalmaya devam eder. | TED | بعد خمس سنين، تقل فرصة حدوث جلطة بشكلٍ هائل، وتستمر فرصة حدوث سكتة دماغية في الانخفاض. |
| Bu işleyiş devam eder ve birden bunun ne kadar garip olduğunu fark etmeye başlarsınız. | TED | وتستمر هذه العملية وأنت في الحال تبدأ في الإدراك أنه أمر غريب. |
| ya da göçmen kadınları, Asyalı kadınları, yerli kadınları, cinsiyet değiştirmiş kadınları ya da kayıtsız kadınları, 65 yaş üstü kadınları ya da kız çocuklarını bu sıralama uzar, uzar da uzar. | TED | أو نساء مهاجرات، أو آسيوات، أو من الأمريكين الأصلين أو المتحولات جنسيًّا، أو اللاتي لا يحملن هوية، أو النساء فوق ال65، أو الفتيات، وللقائمة أن تستمر وتستمر. |
| Bunlarla uğraşarak meşgul olmaya çalışıyor, ve devam ediyor hem de ara vermeden. | Open Subtitles | انها تحاول أن تشغل نفسها لكي تنسى وسوف تستمر وتستمر بدون توقف |
| Cisim 400 km'de ve bize yaklaşmaya devam ediyor. | Open Subtitles | العربة على بعد 400 نقرة وتستمر فى الاقتراب الى موقعنا سيدى |
| El-Kaide büyümek için yeni pazarlar bulmaya devam ediyor. | Open Subtitles | وتستمر القاعدة في ايجاد اسواق تعرض عليها منتجاتها |
| Arttırılmış havadan ve karadan güvenlik tedbirlerine rağmen merkez iş hanları karanlık çöktüğünde kapalı ve bölge ekonomisi can çekişmeye devam ediyor. | Open Subtitles | بالرغم من زيادة حضور الشرطة بالشوارع والسماء مراكز الأعمال ما زالت خالية بعد الظلام وتستمر الأعمال بالتضرر |
| Grant'in oyları 4 puan yükseldi... ve yükselmeye devam ediyor. | Open Subtitles | وقفزت شعبيته أربعة نقاط وتستمر في الصعود |
| Sen ve polis sivilceyi sürekli sıkıyorsunuz, biz sürekli başka yerden çıkıyoruz. | Open Subtitles | وتستمر الشرطة في ضرب فأر الحقل لنقوم بالظهر في مكان آخر |
| Sıcaklık sürekli düşüyor. | Open Subtitles | وتستمر درجة الحرارة فى الإنخفاض. هذا ليس جيد. |
| Talep sürekli artıyor ve mamuller gelmeye devam ediyor. | Open Subtitles | يزداد الطلب باستمرار وتستمر البضاعة في الورود |
| "Savaş, kazanmak anlamına gelmez. sürekli olduğu anlamına gelir. | Open Subtitles | "فالحرب لم تخلق لننتصر فيها وجدت لتبقى وتستمر |
| "Savaş, kazanmak anlamına gelmez. sürekli olduğu anlamına gelir. | Open Subtitles | "فالحرب لم تخلق لننتصر فيها وجدت لتبقى وتستمر |
| Neticede, bakterilerin sayısı acil kapatma anahtarını tekrar tetiklemek için yeterli miktarda artar ve döngü devam eder. | TED | تنمو أعداد كبيرة منهم في نهاية المطاف بالحد الكافي لتحريك زر القتل مرة ثانية، وتستمر الدورة. |
| Çatışmalar başka çatışmaları kışkırtır ve bu mücadeleler sonsuza kadar devam eder. | Open Subtitles | أن صراعا يولد صراعا وتستمر بذلك الحروب إلى ما لا نهاية |
| Ama şiddet yine de sürer, bu büyük ülkemizde hayatları söndürmeye devam eder. | Open Subtitles | وعلى كل حال هي ستستمر وتستمر وتسمر في بلادنا |
| Kaliforniya İyileştirme Dairesi'nin verilerine göre, mahkûmların %70'i para için suç işliyor. Hırsızlık, dolandırıcılık, gasp. Liste uzar gider. | TED | ووففًا لإدارة السجون الخاصة بكاليفورنيا، إن 70% من هؤلاء المسجونين ارتكبوا أو اتهموا بارتكاب جرائم ذات صلة بالأموال سرقات، عمليات سطو احتيال، اختلاس، ابتزاز -- وتستمر القائمة، |
| O.J. Simpson, Robert Blake, liste uzar gider. | Open Subtitles | (أو جي)، (روبرت بلايك)، وتستمر اللائحة |