"وتسمع" - Translation from Arabic to Turkish

• dinlemek
• duyar ve
• duyuyorsun
• duyarsınız

Şimdi gidecek misin yoksa kalıp hayat hikayemi dinlemek imi istersin?
أتريد المغادرة الآن أو تريد الإنتظار وتسمع قصّة حياتي؟

İş arkadaşlarını tanımak ve hayallerini dinlemek zorunda olduğun diğer ofis işleri gibi değil.
انها ليست مثل تلك الوظائف المكتبية حيث يجب ان تعرف جميع زملائك بالعمل وتسمع كل شيء عن أحلامهم و علاقاتهم

Küçük bir kuş tiz sesleri duyar ve tiz sesler çıkarır.
الطيور الصغيرة تُصدر وتسمع الأصوات عالية التردد

Olanları şevkle görür, duyar ve hisseder.
قريبة جدًا من مكان رقود الجسد ترى، تشعر، وتسمع بما يحدث تمامًا

İşte başını tam bıçağın altına koyuyorsun, ve bıçağın vızıldayarak aşağıya doğru kaydığını duyuyorsun.
عندما تضع عنقك تحت السكين وتسمع الصرير الحديدي فوق رأسك

Hayatım, hayatım bazen, gerçek olmayan şeyleri görüp duyuyorsun sen.
عزيزي... أحياناً ترى وتسمع أشياءً غير موجودة

Sokağa çıkarsınız ve bazı insanların biraz gürültülü olarak konuştuğunu duyarsınız bir müzik parçası hakkında ve birbirlerine kulaklıkları verip durmaktadırlar ve demektedirler ki bu ne harika!
ثم تخرج إلى الشارع وتسمع بعض الناس يتحدثون بنوع من الأصوات عالية من تأثير الموسيقي

Burada oturup beni dinlemek zorunda değilsin.
ليس عليك أن تجلس هنا وتسمع ذلك

Dijital radyodan önce radyoda kanal ararken dinlemek istediğiniz kanalın frekansında hışırtılı sesler duyardınız, bu bahsettiğim gürültüdür.
في الايام الخوالي قبل وجود الاذاعي الرقمي عندما كنت تضبط الراديو الخاص بك وتسمع "كغغغك" على المحطة التي تودّ سماعها، ذلك كان تشويشا.

Eğer bir adam röportaj fırsatını o? Geri dönüşü garantiye alacak bir hikâye dinlemek.
وتسمع قصة تضمن عودتك

Şimdi ise, kitabı ve kalemi tutarken onun sözlerini duyuyorsun.
الآن تمسك قلمًا ومحبرة وتسمع كلماته.

Hani içinizden düşünürsünüz de kendi sesinizi duyarsınız ya?
أنت تعرف متى تفكر فيما افكر فيه. في رأسك. وتسمع صوتك؟

Sonra da yatağın altına bakmadığınızdan görmediğiniz bir çocuğun sesini duyarsınız.
وتسمع عن طفل يعبث تحت السرير