| Senin işin koşmak, oynamak, eğlenmek. | Open Subtitles | ..هذه وظيفة الرجل الحامي و وظيفتك ان تخرج وتلعب وتستمتع بوقتك |
| Bunların hepsi hücrelerinin içinde ve sen gidip kahramancılık oynamak istiyorsun diye bunları riske atamayız. | Open Subtitles | مدفونة بعمق في في خلاياك واننا لا نستطيع ان نخاطر بفقدان كل شيء لانك تريد الخروج وتلعب دور البطل |
| Etrafta dedektifi oynuyorsun. Ne zamandır bu durumda olduğunu bile bilmiyorsun. | Open Subtitles | أنت تتجول وتلعب دور المخبر وتجهل حتى متى وقع الحادث |
| Neden mantıklı değilsin, Django? Elindeki kartları doğru oynamıyorsun. | Open Subtitles | لأن اولئك معقولين وتلعب البطاقات الخاصة بك بشكل جيد؟ |
| İhtiyarlar otobüsüyle gidip tüm gün jackpot oynuyor. | Open Subtitles | أتلانتيك سيتي إنها تأخذ حافلة حفلات العجائز وتلعب الكروت طوال اليوم |
| Hadi sen yukarı çıkıp PlayStation oynamaya başla. | Open Subtitles | لِماذا؟ مارأيك بأن تصعد للأعلى وتلعب بالبلاي ستيشن |
| Belki dışarı çıkıp diğer çocuklarla oynarsın. | Open Subtitles | لكن ربّما يمكنك قضاء الإستراحة في الخارج وتلعب مع الأطفال الآخرين. |
| Odasından dışarı adım atmayıp sürekli bilgisayarıyla oynar. | Open Subtitles | ستبقى فى غرفتها, دون أن تخرج أبدا وتلعب بالكمبيوتر |
| Bu akşam yemeği bizim evde yiyip bebekle falan oynamak ister misin diye soracaktık. | Open Subtitles | كنّا نتسائل إن كنتَ تود تناول طعام العشاء معنا الليلة بمنزلنا وتلعب مع طفلتنا |
| Benim eve gelip, bilgisayar oyunu mu oynamak istiyorsun? | Open Subtitles | تريد أن تأتي إلى منزلي وتلعب بعض الألعاب الإلكترونية؟ |
| Şu kanepenin yastıklarını kaldırıp yemek mi, pislik mi, mantar mı oynamak ister misin? | Open Subtitles | أتود أن ترفع وسائد الأريكة وتلعب خمن هل هو طعام , قذارة أم فطريات؟ |
| Sen, dedektifi oynuyorsun. Bir rüyada yaşıyorsun, evlat. | Open Subtitles | وأنت كنت تتجول وتلعب دور المحقق أنت تعيش حلماً أيها الفتى |
| Sen, ortalıkta dolaşıp dedektifi oynuyorsun. Rüyada yaşıyorsun evlat. | Open Subtitles | وأنت كنت تتجول وتلعب دور المحقق أنت تعيش حلماً أيها الفتى |
| Neden hep o iskambil kağıtlarıyla oynuyorsun? | Open Subtitles | لماذا أنت دائما تتفه مهعم وتلعب الورق, هاه؟ |
| Neden o çizgi romanı bırakıp biraz basketbol oynamıyorsun? | Open Subtitles | لمَ لا تخرج رأسك من المجلة وتلعب الكرة ؟ |
| Oğlum, al sana on dolar. Neden gidip tek başına bowling oynamıyorsun? | Open Subtitles | إليك 10 دولارات يا بني ، لمَ لا تذهب إلى صالة البولينغ وتلعب قليلاً؟ |
| Niçin gidip arkadaşlarınla oynamıyorsun? | Open Subtitles | لماذا لاتذهب وتلعب مع اصدقاءك؟ |
| Bütün yapmacıklığıyla, onunla konuşup, saçlarıyla oynuyor. | Open Subtitles | تتصرف بلطافة وهي تتكلم معه وتلعب بشعرها. |
| Büyük beyaz kedi koşuyor ve oyun oynuyor. | Open Subtitles | القطّة البيضاء الكبيرة تركض وتلعب |
| Dorney, sınırı biraz geçip yetişkinlerle oynamaya mı geldin? | Open Subtitles | دورنى على حصلت على تصريح لتأتى الى هنا وتلعب مع البالغين؟ |
| İçtenlikle seni üst kata, benimle panzehir için oyun oynamaya davet ediyorum. | Open Subtitles | أنا أدعوك للقدوم للطابق العلوي وتلعب لعبة معي للحصول على الترياق |
| Akşam yemeğini yer, video seyreder, birkaç oyun oynarsın. | Open Subtitles | ستأكل طعامك، وتشاهد بعض الفيديو ، وتلعب بعض الألعاب... |
| Çin mahallesine gidip Çin daması oynar mıydın? | Open Subtitles | عليك ان تذهب للمدينة الصينية وتلعب الشطرنج الصيني؟ |
| Her Pazar maça çıkıp savumayı kurar, topa vurur ve kazanmak için oynarsınız. | Open Subtitles | أنت فقط تذهب إلى هناك كل يوم أحد و تقوم بالصد وتتلقى الضربات وتلعب كي تفوز. |
| Hazırlan çünkü sonraki yedi ay boyunca, pançolar yapıp mahjong oynayacaksın. | Open Subtitles | استعد، لانه في السبع شهور القادمة سوف تصنع المعاطف وتلعب الماهجونج |