| Her fast food lokantasının kendine has bir kesimi vardır. | Open Subtitles | كل مطعم وجبات سريعة له طريقة خاصة في قطع البطاطا. |
| Genç bir kadın ise, hayatındaki hedefinin bir fast food restoranında çalışmak olduğunu söylemişti. | TED | أو امرأة شابة تخبرني بأنه يوجد لديها هدف لمدى الحياة ، بأن تعمل في مطعم وجبات سريعة. |
| Çocuklarım olduğunda fast food isterlerse, onları döveceğim. | Open Subtitles | لهذا عندما أكون مع أطفالي ومررنا على مطعم وجبات سريعة |
| Hayır, haftanın altı gecesi hazır yemek satan bir yerde kapıcılık yapıyorum. Çalışmalıyım. | Open Subtitles | أنا حارس بمطعم وجبات سريعة لست ليال يجب أن أعمل |
| hazır yemek ile süper market zinciri var. | Open Subtitles | ملياردير هو يملك محلات وجبات سريعة و متاجر كشكات كبير |
| hazır yiyecek satan restoranlardan birine gitmişler ve kadın memur bir malt almış. | Open Subtitles | دخلوا مطعم وجبات سريعة. وهي أخذت خبز الشعير. |
| hazır yiyecek değil. Hızlı güzel yiyecek. | Open Subtitles | ليست وجبات سريعة وإنما طعام شهي سريع. |
| Her kötü adam yakaladığımızda fast-food yiyebilir miyiz? | Open Subtitles | أيمكننا الحـصول على وجبات سريعة في كـل مـرة نـطرد فيها الأشخاص السـيئين؟ |
| Tüm bildiğim sonunda alışveriş merkezinde harika olan bir fast food standında çalışıyorum ama şimdi rüyam kabusa dönüşüyor! | Open Subtitles | كل ما أعرفه انني اخيرا أعمل في مطعم وجبات سريعة في المول و هذا رائع |
| Lyle babası için çalışmadan önce çeşitli fast food şirketlerinde çalışmış ve her ay uyarı almış. | Open Subtitles | قبل أن يعمل لايل مع والده كان يعمل بعدة مطاعم وجبات سريعة و كان يسرح أو يتلقى تحذيرا كل شهر |
| Bu, Tanner'in öldürüldüğü deponun 4 blok ötesindeki bir fast food'un otoparkındaki bir polis arabasının içindeki kameranın görüntüleri. | Open Subtitles | هذه لقطة كاميرا من سيارة شرطة توقفت عند مطعم وجبات سريعة على بعد أربعة مباني من مستودع |
| deriz ve onlar da " bekleyin bekleyin, bizler fast food restoranı değiliz, biz fast food platformuyuz." | TED | فيقولون: "انتظروا نحن لسنا مطعم وجبات سريعة، نحن منصة وجبات سريعة." |
| Lily, kafeteryaya fast food koyduklarını söyledi. | Open Subtitles | "ليلى" أخبرتني أنهم سيضعون وجبات سريعة في الكافتريا |
| Her yerde fast food işi var. | Open Subtitles | كلها أعمال وجبات سريعة |
| Hep "fast food". | Open Subtitles | دائماً وجبات سريعة |
| Malt aldığını hazır yemek satan bir yerde durduklarını, bilmem ne burgerı hatırlıyordu. | Open Subtitles | تتذكر أنها اشترت الشعير. وأنهم توقفوا عند مطعم وجبات سريعة. كان مطعم (واتابرجر). |
| Bir hazır yemek zincirinde temizlik yapıyor. | Open Subtitles | -ما وظيفته الليلية؟ -التنظيف بمطعم وجبات سريعة |
| Bu gece hazır yemek yok! | Open Subtitles | ! لا وجبات سريعة الليلة .. أشعل |
| Burası hazır yiyecek yeri. | Open Subtitles | هذا وجبات سريعة. |
| - Doktor Jordan üzgünüm, ancak hazır yiyecek satan restoranlardan en az 650 km uzaktayız. | Open Subtitles | (د.جوردان), أنا آسف لكننا نعيش على جزيرة تبعد 400 ميلاً عن أقرب مطعم وجبات سريعة |
| Bu bir fast-food dükkanı, ya da berber değil. | Open Subtitles | لقد كان محل وجبات سريعة ليس محل حلاقة |