| Ve bol sosisli ve bir bir dağ kadar tost ekmeği üzerine çilek reçeli dökülmüş olsun. | Open Subtitles | وجبل من الخبز المحمص الأبيض مع مربى الفراولة |
| Bir tane eski karım, ilkokula giden bir kızım ve dağ gibi de borcum vardı. | Open Subtitles | كان لديّ زوجة سابقة، وبنت في المدرسة الخاصّة وجبل من الدين |
| Kazıklardan oluşmuş dehşet verici bir dağ, kan gölü. | Open Subtitles | وجبل فظيع من الإبر وبركة الدمِّاء |
| Diğer çocuklarla oynamayan ve sinirli annesiyle, babasının mesafeli davranışları arasında kalan Amelie, kendi yarattığı dünyasına çekiliyordu. | Open Subtitles | ترعرعت بين مصابة بمرض عصبي وجبل ثلجي مما جعل أميلي تتقوقع داخل خيالها |
| Diğer çocuklarla oynamayan ve sinirli annesiyle, babasının mesafeli davranışları arasında kalan Amelie, kendi yarattığı dünyasına çekiliyordu. | Open Subtitles | ترعرعت بين مصابة بمرض عصبي وجبل ثلجي مما جعل أميلي تتقوقع داخل خيالها |
| Hiçbir vadiler, bahçeleri, Tepeler ve alanlar, Orman veya steepy dağ verimleri. | Open Subtitles | "لا وِديان، بل بساتين وتلال وحقول، غابة وجبل شاهق يانع" |
| Ölülerle dolu bir dağ mı? | Open Subtitles | وجبل من الأجساد الميتة؟ |
| - Carol! Bir yönden şato, bir yönden kale, bir yönden dağ ve bir yönden gemi olacak. | Open Subtitles | ستكون قلعة وحصن وجبل وسفينة! |