| Ve çorbada ne olduğunu baktılar ve amino asitler buldular, ama hiç bir şey ortaya çıkmadı, hücre oluşmamıştı. | TED | ثم ألقيا نظرة على ما بداخل الحساء، و وجدا أحماضا أمينية، ولكن شيئا لم يخرج منها، لم تكن هناك خلية. |
| Trabzanların üstüne çıktım, ve şu iki polis geldi, ...annemi buldular, ...ve, ah, ona benim yangında öldüğümü söylediler. | Open Subtitles | فذهبت إلى الدرابزين وكان هناك شرطيّان عندما وجدا أُمّى |
| Ebeveynlerim aşkı bir arabanın arka koltuğunda bulmuşlar bu da benim doğmama yardımcı olmuş. | Open Subtitles | لقد قال أبواي أنهما وجدا الحب في المقعد الخلفي للسيارة وقد ساعد ذلك على خلقي. |
| Ve durduruldu. O zaman bir şey bulmuş olmalı. | Open Subtitles | وانا اعتقد انه مات فعلا لانه وجدا شيئا كبيرا |
| Siz buna bir çözüm bulun ben hemen geleceğim. | Open Subtitles | تحاورا فيما بينكما وجدا طريقة لتتفاهما. |
| Parmak izlerinden Malcolm Stapleton olduğunu tespit ettiğimiz bir ceset bulduk | Open Subtitles | لقد وجدا جثة تعرفنا على بصماتها أنه مالكوم ستيبلتون |
| Birbiriyle ilgisi olmayan iki adam birer ay arayla küvette boğulmuş bulundu. | Open Subtitles | رجلين بدون صلة واضحة وجدا غارقين في مغطسيهما بفارق شهر كامل بالضبط |
| Ölen iki gemici sandığın içinde bulunmuş. Ama sandık dışarıdan kilitliymiş. | Open Subtitles | الرجلان وجدا داخل الحاوية الذي قفل من خارج. |
| Biggs ve Cooper kamyonuna bağIı birini buldular adamamızı teşhis etmiş. | Open Subtitles | "بيجز" و "كوبر" "وجدا شخصاً في "بنسلفانيـا تعرف على هوية الهارب |
| Prentiss ve Rossi, toplu taşıma haritaları buldular. | Open Subtitles | برينتس و روسي وجدا خرائط لوسائط النقل في منزله |
| Çocuklar, okul yıllığında Melanie'nin resmini buldular. | Open Subtitles | الفتيان وجدا صورتها في كتاب المدرسة السنوي |
| İlk birkaç gün, bazı yüzsüz tilkiler buldular. | Open Subtitles | في الأيام القليلة الأولى، وجدا بعض الثعالب الرائعة نحاسية اللون |
| Burt de Carol da aşık oldukları insanları kaybettiler, ...ve birbirlerinde aşkı buldular, ...yeniden başladılar. | Open Subtitles | أنظري كارول و بيرت كلاهما فقدا أشخاص كانوا يحبونهم وبعدها وجدا بعضهما البعض |
| Anneleri tarafından bir akrabalarını, teyzelerini bulmuşlar ancak velayet babada olduğu için kadın hiç irtibata geçmemiş. | Open Subtitles | لقد وجدا قريباً وخالة من جانب الأم لكن الرعاية توجهت إلى الأب لذا لا أظنُ أنها كانت متصلةً بهما |
| Görünüşe göre Mario Lopez'e ait saç bulmuşlar. | Open Subtitles | على ما يبدوا أنهم وجدا ضفيرة شعر تنتمي لماريو لوبيز |
| Anne ve babam Iqbal'i gurudwara da bulmuşlar. | Open Subtitles | ابي وامي وجدا إقبال على خطوات الرب |
| Sağlık ekibi geldiğinde kurbanı bir masaya bağlı, kalbi alınmış halde bulmuş. | Open Subtitles | عندما وصل المسعفان، وجدا الضحيّة مقيّدة إلى طاولة مع تجويف في صدره، وقلبه مفقود |
| Aynı günün akşamı ayının iki yavrusu çöp konteynerini bulmuş ziyafet çekmek için konteynere tırmanmışlar. | Open Subtitles | بنفس الليلة صغيراها وجدا مكب القمامة وتسلقاه لأجل طعام |
| Onu durdurabilecek bir büyü bulun. | Open Subtitles | وجدا تعويذة لايقافه |
| Tosh, Ianto, sinyali takip edip SUV' u bulun. | Open Subtitles | توش) ، (إيانتو) ، إتبعا الإشارة) وجدا الشاحنة |
| Pekâlâ, 3. anahtarı Scully sayesinde bulduk. | Open Subtitles | حسناً, لقد وجدا المفتاح رقم ثلاثة, الشكر لسكالي |
| Diğer iki kurban da böyle bulundu mu demiştiniz? | Open Subtitles | حسناً، قلتِ أن الضحيتين الآخرتين وجدا بنفس الوضعية؟ |
| Bir erkek bir kız, hepsi de yanmış ve terk edilmiş binalarda bulunmuş. | Open Subtitles | فتى و فتاة، و كلاهما وجدا محروقين حتى الموت في ابنية مهجورة |
| Büyük annemi otobüs terminalinde buldukları zamanki gibi miydi? | Open Subtitles | ،هل ذلك مثل تلك المرة عندما وجدا جدّي في محطة الحافلات؟ |
| Her neyse, geceleri gizlice gelmek için bir yol bulmuşlardı. | Open Subtitles | على أي حال وجدا وسيلة لمناداتنا سرا ، في الليل |