| Silah sesini susturmaya değil kurbanın yüzünü örtmeye çalışıyordu. | Open Subtitles | لم يكن أحاول أخماد صوت العيار الناري أردت فقط تغطية وجه الضحية |
| Katil daha önce kurbanın yüzünü göstermemişti. | Open Subtitles | القاتل لم يظهر أبدا وجه الضحية من قبل. |
| Clark, katil kurbanın yüzünü delerken kullandığı silahı bulmaya çalışıyor. | Open Subtitles | (كلارك) يحاول تحديد نوع السلاح الذي استخدمه القاتل في طعن وجه الضحية |
| Maktulün yüzü yeniden yapılandırılamayacak kadar hasar görmüş. | Open Subtitles | نجاح باهر. كذلك، وجه الضحية ل وسيئا للغاية تسبب تآكل للقيام |
| Maktulün yüzü de bitmek üzere. | Open Subtitles | وأنا أوشكت على الإنتهاء من وجه الضحية. |
| Görüyorsunuz ya, Bay Brady, kurbanın yüzü... Ah... Böyle pat diye söylemekten nefret ederim, fakat yüzü yoktu. | Open Subtitles | كما تعلم , وجه الضحية أكره قولها مباشرةً هكذا لكن لم يكن لديه وجه |
| Kurbanın yüzündeki ve gövdesinin üst kısmındaki kanamalara bak. | Open Subtitles | لاحظ آثار النزيف على وجه الضحية وأعلى جذعه |
| - kurbanın yüzünü kapatmak için kullanılmış. | Open Subtitles | -لقد كانت تُغطى وجه الضحية |
| - Maktulün yüzü. | Open Subtitles | وجه الضحية. |
| Cinayet aletimiz bu torba. Dumanla kurbanın yüzü çıktı. | Open Subtitles | هذه الحقيبة هي أداة الجريمة التبخير إلتقط وجه الضحية |
| Ama rapora göre Kurbanın yüzündeki deri hayattaykan yüzülmüş. | Open Subtitles | ولكن التقرير يقترح ان جلد وجه الضحية أُزيل |
| Kurbanın yüzündeki gümüş madde Graftobiad teatral bir makyaj. | Open Subtitles | المادة الفضية على وجه الضحية كانت مكياج " غرافتوبيان " المسرحي |