Hangi hayvan türleri bu uygarlığı oluşturuyor?" | TED | ماهي فصائل الحيوانات التي ساهمت في وجود هذه الحضارة؟ |
Karmaşık bir konu çünkü gerçekten de bu medeniyetlerin var olduğunu umuyoruz. | TED | إن هذا الأمر محير لأننا نتوقع وجود هذه الحضارات، أليس كذلك؟ |
Tıpkı bu videoda gördüğünüz gibi, her en üst düzey bir küyleye tekabül ediyor, her kütle de bir moleküle, böylece bu moleküllerin her birini seçerek yazılımda soruşturma yapabiliyor, parmak izinin neresinde olduğuna bakabiliyoruz. | TED | كما ترون في هذا الفيديو، تتطابق كل واحدة من تلك القمم مع كتلة، كل كتلة مع جزيء، ويمكننا استجواب البرنامج، عن طريق اختيار كلًا من تلك الجزيئات ، لمعرفة أماكن وجود هذه المواد على البصمات. |
Öklid'in postulatını yazarken bu farklı geometrilerin varlığını sezip sezmediği ise büyük sırdır. | TED | اللغز الكبير فيما إذا كان لدى اقليدس أيّ معرفةٍ حول وجود هذه الهندسات المختلفة عندما كتب مُسلَّمته الغامضة. |
Ve bu deney, bizim ömrümüz dahilinde bunu test edebilir. | TED | و هذه عبارة عن تجربة يمكن أن تؤكد وجود هذه الأبعاد في زماننا. |
bu resmi buraya koymamin nedeni, bu X-rey filmi nerede ve nasil X-rey filmlerine baktigimizi gostermek | TED | سبب وجود هذه الصورة هنا، هذه الأشعة السينية، فقط لأخبركم عن أين وكيف كنا نطالع الأشعة السينية. |
Veya bu konularda yeni teknolojilerle nasıl davranmamız gerektiği konusunda. | TED | أو كيف يكون تصرفنا معها في وجود هذه التكنولوجيات |
Yani, bu kızın böyle hayallerinin olması ev hissini nasıl hayatta tuttuğumuzu gösteriyor. | TED | وهكذا، فإن وجود هذه الأحلام لدى هذه الفتاة، هو ببساطة يشير إلى الطريقة التي نحتفظ بها بمعنى حول ماهية الوطن. |
Çünkü bu galaksilerin sadece varlıkları bile bize, karanlık maddenin çok hızlı ilerliyor olamayacağını ve normal madde ile çarpıştığında fazla bir şey olmadığını gösteriyor. | TED | لأن مجرد وجود هذه المجرات يخبرنا أن المادة المظلمة لا تتحرك بشكل سريع، وأنه لا يحدث الكثير عندما تصطدم بالمادة العادية |
İnanılmaz olanı şu, bu şekilde yüksek oranda bulanık bir veri girişi ile bir bebek son derece hızlı bir şekilde bu verinin anlamını keşfedebilir. | TED | الشئ المثير هنا هو أنه مع وجود هذه المعطيات المتفككة جدا يستطيع الطفل, و بسرعة, أن يعطي معنى لتلك المعطيات. |
Tüm bu pisliklerin sorumlusu... Mihraceye, bu kadar uzun mesafeden sövmek size pek bir şey kazandırmayacaktır. | Open Subtitles | مع وجود هذه الاقراط بأذنه توبيخ المهراجا وهو غائب لن يفيدك فى شىء |
bu bilimlerin varlığını reddetmiyoruz ama bunların konuyla ilişkisi yok. | Open Subtitles | إننا لا نستنكر وجود هذه العلوم و لكنهم ليسوا على صلة بهدفنا القانونى |
- bu lanet gürültüde düşünemiyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع التفكير في وجود هذه الضجة اللعينة |
Eğer bu meret olmasa hayat daha zor olurdu. | Open Subtitles | لولا وجود هذه المخدرات لكان من الصعب علي ان أحيا |
İlk olarak daha Avrupalılar bu kıtanın varlığından haberdar olmadan çok zaman önce inşa edilmiş bir bina ile karşılaştık. | Open Subtitles | لاول مرة جئنا للبناء مبني منذ فترة طويلة قبل اوروبا عرف منذ وجود هذه القارة |
bu türlerin potansiyeli, kent kontrolünün ötesinde: yeni alaşımlar, yeni aşılar gibi. | Open Subtitles | امكانية وجود هذه الفصيلة كان من جراء معاهدة صلح حضارية معادن جديده ، لقاحات جديده |
bu ağır toplar bir arada iken güvenlik çok sıkı olur. | Open Subtitles | مع وجود هذه الشخصيات فى مكان واحد سيكون الأمن فى حالة جنونية |
bu ağır toplar bir arada iken güvenlik çok sıkı olur. | Open Subtitles | مع وجود هذه الشخصيات فى مكان واحد سيكون الأمن فى حالة جنونية |
bu danalar doğarken orada olmamayı göze alamam. | Open Subtitles | لا يمكنني ألا أذهب هناك في وجود هذه المشاكل |
Hayranlık verici! Muhteşem! bu kokuya katlanmaya değer! | Open Subtitles | هذا رائع, رائع فقط يستحق الجلوس مع وجود هذه الرائحة |