| Elimizde ceset yoksa daha sağlam delillere ihtiyacımız var. | Open Subtitles | جثة ،بدون ذلك من أكثر وجيهاً شيئاً سنحتاج فإننا |
| Elimizde ceset yoksa daha sağlam delillere ihtiyacımız var. | Open Subtitles | بدون جثة، فإننا سنحتاج شيئاً وجيهاً أكثر من ذلك |
| Bak, birisi sana "Seni neden öldüreyim?" diye sorduğunda, sağlam bir cevap vermelisin. | Open Subtitles | أتعلم، عندما يسألك أحدما لم قد أقتلك"؟" لا ينبغي عليك أن تعطيه سببا وجيهاً كهذا |
| Şu an seni öldürmemem için tek bir iyi neden söyle | Open Subtitles | أعطِني سبباً وجيهاً يمنعني من قتلكما الآن. |
| Sana güvenmem için tek bir sebep göstersen dünden razıyım. | Open Subtitles | إن أعطيتني سبباً واحداً وجيهاً لذلك سأفعل. |
| Bu fotoğraflardan birinin gerçek olması için Bana iyi bir neden göster. | Open Subtitles | أخبرني سبباً وجيهاً واحداً يشير إلى أنّ إحدى هاتَين الصورتَين حقيقيّة |
| Seni kovmamam için hemen Bana iyi bir sebep göster. | Open Subtitles | أعطني سبباً وجيهاً واحداً يمنعني من طردك حالاً |
| Umarım bu heriflerin hâlâ hayatta oluşunun geçerli bir nedeni vardır. | Open Subtitles | من الأفضل أن يكون هناك سبباً وجيهاً في أن هذين الأخوين ما زالوا أحياء |
| İnan bana, çok geçerli bir sebebim vardı. O ses benim duşumdan mı geliyor? | Open Subtitles | حسنً , ثقي بي كان لديّ سبباً وجيهاً هل هذا حمامي ؟ |
| Bana sağlam bir sebep göster bakalım. | Open Subtitles | إمنحيني سبباً وجيهاً. |
| Jennie Tate ya da Dr. Morgan'ı sağlam bir sebeple incitmek isteyecek kimseyi bulamadım. | Open Subtitles | لم يتسنَ لي العثور على أحد يمتلك سبب وجيهاً لإيذاء (جيني تايت) أو الطبيب (مورغان) |
| Mary'yi aramamak için tek bir neden söyler misin? Tabii. | Open Subtitles | أيمنك أن تعطيني سبباً واحداً وجيهاً يمنعك من الإرتباط بـ(ماري)؟ |
| Mary'yi aramamak için tek bir neden söyler misin? Tabi. | Open Subtitles | أيمنك أن تعطيني سبباً واحداً وجيهاً يمنعك من الإرتباط بـ(ماري)؟ |
| Seni üzüm gibi koparmamam için Bana iyi bir sebep söyle! | Open Subtitles | أعطني سبباً وجيهاً واحداً حتّى لا أقشّرك كالعنب |
| Onu sokak pantomimcisi yapıyor. Şu an kafana sıkmamam için Bana iyi bir neden söyle. | Open Subtitles | أعطني سبباً وجيهاً واحداً يجعلني لا أضع رصاصة في رأسك الآن. |
| Bize söylememek için eminim geçerli bir nedeni vardır. | Open Subtitles | أنا واثق من أن لديه سبباً وجيهاً لإخفاء الأمر عنا |
| Bu, boşanmak için geçerli bir sebep değil. | Open Subtitles | و لكن هذا ليس سبباً وجيهاً للطلاق. |