| Beni destekleyen yalnızca arkadaşlarım oldu, ama onlar da çocuktular, dolayısıyla benim kadar güçsüzdüler. | TED | وحدهم هم أصدقائي الذين دعموني ، ولكنهم كانوا مجرد أطفال فقط عاجزون مثلي |
| yalnızca yanlarında altın dal olanlar nehri geçebilir ve dünyaya geri dönebilir. | Open Subtitles | الذين يملكون الفرع الذهبي وحدهم يستطيعون عبور النهر بينما لا يزالون أحياء و العودة إلى هذا العالم |
| Çünkü erkekler tek başına böylesi bir kötülükle başa çıkamazdı. | Open Subtitles | لأن الرجال وحدهم لن يكونوا قادرين على مثل هذا الشر. |
| - Madem rahat bırakılmak istiyorlar neden askerî bir gemiye gizlice girdiler? | Open Subtitles | -نحن"؟" -إذا كانوا يريدون البقاء وحدهم ، إذا لماذا يقتحمون سفينة عسكريّة؟ |
| Büyük yaratıcılar, düşünürler, sanatçılar, bilim adamları, mucitler kendi çağlarının insanlarına karşı tek başlarına durmuşlardır. | Open Subtitles | الصانعون العظام، المفكرون، ال فنانون، العلماء، المخترعون وقفوا وحدهم ضد رجال عصرهم |
| İnsanlar yalnız başlarına kalıp düşünürler hani. | Open Subtitles | تعلم, حيث يذهب الناس ويعتزلون وحدهم للتأمل |
| yalnızca ön kapıda 4 tane muhafız var. | Open Subtitles | في الواقع ، لقد عددت أربعة حراس في البوابة الأمامية وحدهم |
| yalnızca liseli aptallar konser biletini sorun haline getirirlerdi. | Open Subtitles | وحدهم مجانين الثانوية من قد يجعلوا أمراً ضخماً من تذاكر حفل غبية. |
| Müşterilerin yaptığı seçimlerin sorumluluğu yalnızca kendilerine aittir. | Open Subtitles | الخيارات التي يتخذها الزبائن تعود اليهم وحدهم |
| Muhtemelen bizi etkilemeyen, yalnızca joninlerde işe yarayan bir jutsu mevcut. | Open Subtitles | هناك على الأغلب تقنية لا تُجدي معنا، بينما تؤثّر في الجونين وحدهم |
| - Bu odaya yalnızca kardinaller inebilir. | Open Subtitles | الكاهن الأعظم الكرادلة وحدهم يمكنهم دخول هذه الغرفة |
| Avukatlar bu mücadelede çok önemli şüphesiz, ancak bunu tek başına avukatlara bırakamayız | TED | بدون شك، المحامون جزء مهم في هذا الصراع، ولكن لا يمكننا أن نُحمله للمحامين وحدهم. |
| Yaptığımızı Hintlilerin tek başına yapabildiğinden emin olmalılar. | Open Subtitles | لابد و أن يتأكدوا أن ما نفعله يمكن للهنود وحدهم فعله |
| Parkta ve tek başına. Çocuklar parktan korkar. | Open Subtitles | انه في المتنزه ولوحده الاطفال يخافون البقاء وحدهم في المتنزه |
| Benim için geldiysen, beni al. Bu insanları rahat bırak. | Open Subtitles | إن أتيت من أجلي فلتأخذني, أْترك أولئك الناس وحدهم |
| Tarlokk elektriklerini verip bu insanları rahat bırakmalısın. | Open Subtitles | ! تورلوك أنت يجب أن تعيد الكهرباء للعمل وترك هؤلاء الناس وحدهم |
| Çocuklarımın gece tek başlarına soğukta kalmalarını istemem. | Open Subtitles | لن أسمح لأطفالي بالجلوس وحدهم في شارع مظلم خطر ليلاً |
| Hayır. Çocukların tek başlarına uçmasını bekleyemezsin Nick. | Open Subtitles | أنت لم تقصد أن تترك الأطفال يسافرون وحدهم يا نيك |
| Bence insanlar yalnız başlarına kalmamalı. | Open Subtitles | لا أظن أن الناس قد قُدر لهم أن يكونوا وحدهم |
| kendi başlarına, yola çıkmaları gerektiği bir zaman zor deneyimlerden öğrenerek... | Open Subtitles | الوقت الذي يجب فيه أن ينطلقون وحدهم ويتعلّمون من التجربة القاسية |
| Psikoloji profesörü, dört yaşında birkaç çocuğu aldı ve onları yanlız başlarına bir odaya koydu. | TED | أخذ أستاذ علم النفس مجموعة من الأطفال في الرابعة من عمرهم ووضعهم وحدهم في غرفة |
| - Lobide Yalnızlar, kaçırman imkansız. | Open Subtitles | هم وحدهم في غرفة الجلوس.. لا يمكنك ان تفوتهم . |
| Onları yapayalnız bırakmayın öylece... ...ATILAN HER FÜZE gurbet ellerde. | Open Subtitles | لا تدعوا الاطفال وحدهم لا لا لا |