"وحشٍ" - Translation from Arabic to Turkish

• canavar
• canavarın
• canavara
• canavarla
• yaratık
• canavardan

Senin gibi bir canavar acı çekmek hakkında ne biliyor?
أيُّ وحشٍ مثلك يكترث حيال المعاناة؟

Hey, bak, eğer Bob'un böyle bi' canavar olduğunu bilseydim, ortaya çıkardım.
مهلًا، انظر، لو كنتُ أعلم أيّ وحشٍ يكون (بوب)، لكنتُ قدمتُ مباشرةً.

Serbest bırakılmış bir Nazi başarısız bir Somali operasyonu, canavar resimleri ölü kuşlar...
نازي محرّر، مهمة فاشلة إلى "الصومال" صورة وحشٍ ما، و طيور ميتة... .. -قل لي

Kötü bir canavarın etkisi altındasınız!
أنتم تحتَ تأثير تعويذة سحرية من وحشٍ شرير!

Bir canavara dönüştürmüş, insan etiyle beslenmesi için lanetlemişler.
بتحويله إلى وحشٍ ملعون يتغذى على لحوم البشر

Yoksa sürekli beni üzen zalim, vicdansız bir canavarla mı evliyim?
أم أنا متزوج من وحشٍ لئيمٍ غيرِ عادل والذي يجرحني دائماً؟

Ama merak etme, başka dünyalardan bir yaratık çağıracak olursam kimi arayacağımı biliyorum.
لكن لا تقلقي. إن قمتُ أبدًا باستحضار وحشٍ من عالم آخر، أعلم بمن أستعيذ.

Kızımı senin gibi bir canavardan kurtarmak için hepsini baştan yaparım.
وسأفعلها ثانية لأنقذ إبنتي من وحشٍ مثلك

Ne tür bir canavar zavallı, savunmasız bir hayvanı tuzağa düşürür ki?
{\pos(192,220)}أيّ وحشٍ هذا الذي يأسر حيواناً مسكيناً أعزلاً؟

Nasıl bir canavar bunu yapabilir?
أيّ وحشٍ عساه فِعل هذا؟

Albay Baird, canavar sadece bir etiket.
حضرة العقيد، ليس لقب (وحشٍ) إلا تصنيفًا.

Çoğu insan dokunaçlı bir canavar tarafından yenmek üzere olduğunda büyüye tövbe eder ama Lucy Lyon değil!
لقاطَع الأكثريةُ السحرَ أبدًا، لو كادوا يُلتهَمون من قبل وحشٍ مجسّيّ. -إلَّا (لوسي ليون ).

Daha önce bebek bir canavar görmemiştim.
لم أرى طفل وحشٍ من قبل

Hey, canavar gibi bir çocuk daha var!
لدينا غلام آخر مثل وحشٍ هنا!

Bir canavarın karnına tabii ki.
داخل بطن وحشٍ بالتأكيد.

Beni kendin gibi bir canavara mı dönüştüreceksin?
أهذا ما ستفعله؟ أستحولني إلى وحشٍ مثلك؟

Onu bir canavara dönüştürdün.
لقد حوّلته إلى وحشٍ

Böylesi bir canavarla nasıl bir arada olursun?
كيف تستطيعين أنْ تكوني مع وحشٍ كهذا؟

Bilmiyorsanız, yarın gardiyanım olan bir canavarla kuzeye gidiyorum.
لأنهُ في حال لم تكونوا تعرفوا، أنا سيتمُ ! إرسالي للشمال غداً مع وحشٍ كسجان

Karşılaştığım ilk yaratık sen değilsin.
لستَ أوّل وحشٍ أواجهه

Onu bir canavardan kurtardıklarını düşündüler.
حسبوا أنفسهم يخلّصونها من وحشٍ.