| Onunla konuşmalısın. Biliyorsun, iş hayatın ve sosyal hayatın var. | Open Subtitles | يجب أن تتحدث اليها بأن هناك جانبك العملى وحياتك الإجتماعيه |
| Sokaklar daracık trafikle boğuşuyorsun, hayatın gözlerinin önünden geçiyor... | Open Subtitles | وأنت خائف جداً من المرور وحياتك تمر أمام عينيك |
| hayatın seni hiç ummadığın yerlere götürüyor. | Open Subtitles | وحياتك تأخذك الى أماكن لم تفكر أبداً بأنك ستذهب اليها |
| Gücü ve itibarı seviyorsun, kendini seviyorsun entelektüel hayatını, kitaplarını Havana purolarını ve eminim ki bir zamanlar beni de seviyordun. | Open Subtitles | أنت تحب السلطة، والشرف وتحب نفسك وحياتك الفكرية، وكتبك وسجائرك الهافانية |
| Buralarda... iş hayatınla özel hayatının çakışmasına izin veremezsin. | Open Subtitles | أعني، في هذا المكان.. لا يمكنك أن تداخل فيما بين عملك وحياتك الشخصية |
| Bu dizi insanda ne huzur bırakır Ne de ağız tadı | Open Subtitles | هذا المسلسل سيفسد أميستك وحياتك برمتها ويومك |
| Eğer işine ve hayatına değer veriyorsan bandajlı adamı ne pahasına olursa olsun, tanktan uzak tut. | Open Subtitles | أذا أردت أن تحتفظ بوظيفتك وحياتك التى تعرفها أجعل الرجل الذى يرتدى الضماده لا يدخل ألى الصهريج مهما كلفك الأمر |
| Bütün vücudunuzu ve hayatınızı mahvetmiyor olsaydı şu an hepimiz kullanıyor olurduk zaten. | Open Subtitles | ولكن إن لم تكن تخرب جسمك وحياتك كلها,لكنا نتعاطه الآن |
| Haftada bir bizi aramak zorundasın onun okul hayatı ve kendi hayatın hakkında bize bilgi vereceksin. | Open Subtitles | وأنتي عليكي أن تدعيننا مرة في الإسبوع لتعطيننا كل جديد عن تدريسك وحياتك |
| hayatın, ne kadar başarılı olacağına bağlı. | Open Subtitles | وحياتك تعتمد على كيفية ادائك فى هذا الاختبار. |
| Bir dokunuşta bütün hayatın göz önüne seriliyor. | Open Subtitles | لمسة واحدة وحياتك بكاملها مفتوحة على مصراعيها |
| Her ne kadar senin burada kalmanı, buraya ait olmanı istesem de biliyorum ki, işin ve hayatın bir şekilde seni geri alacak. | Open Subtitles | وبقدر ما أحببت أن تبقى وتكون جزء منها أعلم أن عملك وحياتك |
| Senin hayatın ve benim hayatım arasında kalırsan beni öldüreceğine söz ver. | Open Subtitles | ولكن أقسم لي. لو أنها مسألة حياتي وحياتك. بأنك ستقتلني. |
| Senin sırrını herkese anlatırım, ve tüm hayatın biter. | Open Subtitles | اذا سوف أقوم بإخبار الجميع عنك وحياتك سوف تنتهي |
| Sosyal hayatını anlatan resimleri koyabileceğin bir yer. | Open Subtitles | مكان ترى فيه صوراً تتطابق وحياتك الإجتماعية |
| Kendi hayatını da bizim hayatlarımızı da rezil ettin. Bu kadarı da artık yetmez mi? | Open Subtitles | لقد جعلت حياتنا وحياتك مليئة بالبؤس ألم يكفيك هذا |
| Bir gün bir adam gelir, kapının önüne bir kutu bırakır sonra tüm hayatının amına koyar. | Open Subtitles | كونك شخصاً عادياً وفاجئه تجد صندوقاً على عتبة بابك, وحياتك العادية تنتهى |
| Bu dizi insanda Ne huzur bırakır Ne de ağız tadı | Open Subtitles | هذا المسلسل سيفسد أميستك وحياتك برمتها ويومك |
| Bir an tereddüde düştü ve bu çipe ve hayatına mal oluyordu. | Open Subtitles | ،لقد تردّدت وكاد ذلك أن يُكلّفنا الشريحة وحياتك |
| Benim anladığım Scully için işinizi ve hayatınızı riske attınız. | Open Subtitles | من الذي أفهم، أنت putyourjob وحياتك على الخطّ لسكولي. |
| İş ve hayatı birbirine karıştıramazsın, özellikle de kurallara uymayan bir şeyde. | Open Subtitles | لا يمكنك المزج بين العمل وحياتك الخاصة، خصوصاً في شيء غير رسمي. |
| Sana davranış şeklini kendin belirlersin ve senin yaşamın epey komforsuz olacak. Ta ki bana ihtiyacım olan bilgiyi verene dek! | Open Subtitles | وحياتك ستكون غير مريحة أبداً حتى تُعطيني المعلومات التي أريد |
| Tanımıyorsanız da kendiniz, hayatınız ve burada geçirdiğiniz zamanın kendiniz için ne anlamı olduğunu düşündüğünüzü yazın. | Open Subtitles | لو لم تكن تعرفةا إكتب ما الجدوى من ذلك لك وحياتك ووقتك هنا |
| Onu her şeyin, geleceğinizin, hayatınızın üstünde tutarsınız. | Open Subtitles | وتضعها في مقدمة كلّ شيء كمستقبلك وحياتك كلّ هذا |