| Bunlar beyin ve omurilik arasındaki bağlantıyı tamamen kestiler. Böylece bacakta tam ve kalıcı bir hasar oluştu. | TED | هذان الشقان قطعا التوصيل بشكل كامل ما بين الدماغ والنخاع الشوكي وهذا يؤدي إلى حدوث شلل تام ودائم للساق |
| Nasıl bir bireyler grubunu alıp da bunlara karmaşa yerine, kalıcı ve değerli bir şeyler yarattırsınız? | TED | كيف يمكننا تنظيم مجموعة من الناس بحيث يكون منتوج المجموعة شئ متماسك ودائم القيمة، بدلاً عن الفوضى فقط؟ |
| Film yıldızı yüzüne kalıcı dövme yaptıramaz. | Open Subtitles | نجم الأفلام لا يستطيع وضع وشم كبير ودائم على وجهه |
| Her kalıcı değişim ani ve beklenmediktir. | Open Subtitles | أي تغيير حقيقي ودائم عليه أن يكون مفاجئاً |
| Gece Avcıları kısa bir kalıcı araya giriyor. | Open Subtitles | ذلك الفلم خضع لتوقف مؤقت ودائم. |
| Elimde yazılı olarak var. Koşulsuz ve kalıcı olarak diyor. | Open Subtitles | لدي كتابة بذلك غير مشروط ودائم |
| Hayat içindeki eylemlerimizin gerçek bir kaydı. kalıcı da. | Open Subtitles | تسجيل حقيقي لأفعالنا في الحياة ودائم |
| Jane gibi aşk diyorum: gerçek, sabit, kalıcı bir aşk. | Open Subtitles | مثل (جيّن), أريد الحب حب حقيقي, وثابت ودائم |
| Güncel, kalıcı. | Open Subtitles | حاليّ ودائم. |