| Her şeyi bu kadar heyecanlı yapan ve öğrenilecek çok şey olduğunu gösteren de bu. | Open Subtitles | وذلك ما يجعله مثيراً جـداً ويجعل هناك الكثير للتعلّم |
| Bizim yapacağımız şey de bu. | Open Subtitles | وذلك ما نحنُ بصدد المضيء قُدُمآ أحقآ لديك |
| Sen busun. Yaptığın da bu. Cehenneme kadar yolun var. | Open Subtitles | ،هذا أنت، وذلك ما تفعله أغرب عن وجهي، إنني مشغول |
| Yaptığımız da bu. Haiti'ye gittik, Rwanda ve Afganistan'a gittik, Etiyopya'ya ve Moğolistan'a gittik. | TED | وذلك ما فعلناه. ذهبنا الى هاييتي، وذهبنا الى رواندا، أفغانستان، اثيوبيا، منغوليا. |
| Söylemeye korktuğum şey buydu. | Open Subtitles | وذلك ما أنا كنت خائفه ان اقوله لك. |
| Bahsettiğim şey buydu. | Open Subtitles | وذلك ما تشير اليه |
| Yani dünya olarak yarattığımız şey bir ölüm kalım krizi hâline geldi. | TED | وذلك ما انشئنا كعالم اصبحت مشكلة حياة او موت . |
| Basit, sıradan ve hepsinin ötesinde normal ve şu an ihtiyacım olan şey de bu. | Open Subtitles | الأمر سهل واعتيادي وقبل كل شيء، فالأمر طبيعيّ وذلك ما احتاجه الآن. |
| Diğer bağışçılara bel bağlamış vaziyetteyim ve onların istediği de bu. | Open Subtitles | أنا مُعتمد على المانحين الآخريين وذلك ما يُريدونه |
| O yerden çıkmanın tek sebebi işte bu ve beni ürküten de bu çünkü doğru şeyi mi yaptım yoksa bir dahaki sefere birisini vurmak istemeni daha kolay hâle mi getirdim bilmiyorum. | Open Subtitles | ،ولهذا السبب أنتَ خارج ذلك المكان وذلك ما يخيفني لأنّي لا أعلم إن فعلت صواباً |
| Ama bunu bilemeyeceğiz çünkü yazılı bir şey yok ki mahkemenin istediği şey de bu. | Open Subtitles | لكن لن نعرف ذلك ،لأنهُ غيرُ مكتوبٌ لدينا .وذلك ما يطلبهُ القاضي |
| İşte, benim yaptığım da bu. - Dönüş değil. | Open Subtitles | وانا اعلم انك تحاول ذلك وذلك ما كنت سوف افعله |
| - Hayır, kendisine ne olacağını umursamıyor, onu tehlikeli yapan da bu zaten. | Open Subtitles | كلّا، إنها لا تكترث لما يصيبها وذلك ما يجعلها خطر |
| Nereye, hiçbir fikrim yok ki amacın da bu olduğunu düşünmüştüm. | Open Subtitles | إلى أين؟ لا أدري. وذلك ما اعتقدتُ أنّه المغزى. |
| Şimdi güvendesiniz ve önemli olan da bu. | Open Subtitles | حَسناً أنت آمن الآن وذلك ما يهم. |
| Yapmak istediği şey buydu. | Open Subtitles | وذلك ما أراد فعله |
| Gunner'ın sakladığı şey buydu! | Open Subtitles | ! وذلك ما كان (جانر) يريد أن يخفيه |
| (Kahkahalar) Bizim yarattığımız şey işte bu ve hayatta kalmak için de bunu geri çevirmemiz gerekiyor. | TED | (ضحك) ولكن، ذلك بالفعل ما قمنا بصنعه، وذلك ما ينبغي علينا القضاء عليه اذا أردنا الصمود |