İnsanlar da yapardı, sanırım sebebi yakışıklı ve çekici biri olmasıydı. | Open Subtitles | ولأنهكانَذومظهر جيد، وساحر الشخصية، أخال أنّ هناك من كانوا يقومون بعملهِ. |
Kesinlikle çok çekici, güzel bir ülke ve bol temiz hava. | Open Subtitles | انها بلد جميل وساحر ، وبه كثير من الهواء النقى |
Şey, bilirsin, eleman bayağı yakışıklı ve zeki ve çok çekici çok da havalı. | Open Subtitles | نعم، كما تعرف إنه وسيم وساحر وفاتن وأنيق |
Ve James sadece yakışıklı ve atletik değil, o zeki,büyüleyici ve çok medeni. | Open Subtitles | و جيمس ليس فقط وسيم و رياضي بل ذكي وساحر و أنيق |
Müzenin, milyonlarca hayvan ve bitki örneğinin yanı sıra, ...büyük ve büyüleyici arşivileri de var. | Open Subtitles | فبالإضافة إلى ملايين النماذج لمجموعات حيوانات، ونباتات، لدى المتحف أيضاً أرشيف ضخم وساحر |
Bir bebek için her şey yeni ve merak uyandırıcıdır. | Open Subtitles | لطفلٍ.. كل شيءٍ جديد وساحر |
Bir bebek için her şey yeni ve merak uyandırıcıdır. | Open Subtitles | لطفلٍ.. كل شيءٍ جديد وساحر |
Biri aynı anda nasıl hem saldırgan hem de bu kadar çekici olabilir? | Open Subtitles | كيف يمكن لشخص ان يكون كريه جدا وساحر أيضا في نفس الوقت |
O tanıdığım en nazik, cömert çekici ve komik adamdı. | Open Subtitles | إنه الاكثر إهتماما وكرما وساحر وطيار مرح. عرفته قط. إنه أبي. |
Geçen yıllarla beraber, onun güzelliği daha da narinleşti, daha dikkat çekici oldu. | Open Subtitles | في السنين الماضية زاد جمالها بشكل مهيب وساحر |
Sen, daha yeni hayatını değiştiren zengin ve çekici bir adamla çok güzel bir yemeğe çıkacak olan fevkalade bir balerinsin. | Open Subtitles | أنت راقصة باليه استثنائية على وشك تناول وجبة فاخرة مع رجل غني وساحر الذي للتوّ قام بتغيير حياتك. |
Zeki, hoş, nazik, çok çekici. | Open Subtitles | هو ذكي وساحر ولطيف وجذاب كما تعلم |
Sadece ilginç değil, büyüleyici de, Komiser. | Open Subtitles | ليس مثير اهتمام فقط بل وساحر |
Çok hoş, büyüleyici ve çok güzel çizilmiş. | Open Subtitles | رسم جميل وساحر وجذاب |
Kocam da çekici, yakışıklı ve güçlü birisi değil mi? | Open Subtitles | وزوجي جذّاب وساحر و ذو نفوذ، أليس كذلك؟ |