| Annem beni dışarı yemeğe çıkarmaya, müzeleri gezmeyi unutmadığımıza ve yurt dışına seyahat etmemize büyük çaba gösterdi, temelde bana tanıtabildiği kadar kültür tanıttı. | TED | أمي بذلت جهدًا كبيرًا في اصطحابي لتناول الطعام، لتتأكد من زيارتنا للمتاحف، وسافرنا إلى الخارج، بصورة أساسية، واجهت الثقافة بقوة قدر ما كنت طفلًا |
| Biz de bir vasiyet hazırladık biraz seyahat ettik, vedalaşmak için, bir süredir görmediğimiz yakınlarımız ve arkadaşlarımızı ziyaret ettik. | Open Subtitles | حيث قدمنا إرادة، وسافرنا قليلا، وزار الأسرة والأصدقاء أننا لم ير في حين، |
| Fazla seyahat ederdik. | Open Subtitles | صرفنا المال عليه, وسافرنا كثيراً |
| Çok da seyahat ettik. | Open Subtitles | وسافرنا سوياً كثيراً. |