| Ben tamamiyle bir hatayım, ve bensiz daha iyi olacaksınız. | Open Subtitles | أنا فاشل تماماً، وستكونون أفضل حالاً بدوني |
| Size hangi artığı uygun görürsem onu alıp müteşekkir olacaksınız. | Open Subtitles | ستأخذون الفتات الذي أرتأيه مناسبًا لكم، وستكونون ممتنين |
| İhtiyar Ma'yla birlikte takılın çocuklar, kıtlık bittikten sonra yetkili olacaksınız. | Open Subtitles | إبقوا مع العجوز (ما)، يا أولاد، وستكونون مسؤولون حالما تنتهي المجاعة. |
| Beni dinleyin, eğer onları bu otobüslerin birinin içine çekebilirsem beni takip edeceklerini biliyorum ve siz de güvende olursunuz. | Open Subtitles | أنصتوا لي، لو إستطعت استدراجهم بعيدا بواحدة من تلك الحافلات أعرف أنهم سيتبعونني وستكونون بأمان |
| Şimdi alın ki film başladığında tam kıvamında olursunuz. | Open Subtitles | وستكونون مستعدين حين يبدأ الفلم. حسنا، إلى اللقاء. |
| Sadece dediğimi yapın, iyi olacaksınız. | Open Subtitles | فقط أفعلوا ما أمركم به وستكونون بخير |
| Sizler iyi durumda olacaksınız. | Open Subtitles | وستكونون على ما يرام |
| Siz de orada olacaksınız nihayet yaptığımda | Open Subtitles | وستكونون هناك يا رفاق |
| Downton'ın onlardan biri olmadığını duymaktan mutlu olacaksınız. | Open Subtitles | وستكونون سعداء لمعرفة أن (داونتون) ليست من بينها. |
| Sessiz olun, iyi olacaksınız. | Open Subtitles | إبقوا هادئين وستكونون بخير. |
| Hepiniz güvende olacaksınız. | Open Subtitles | وستكونون جميعًا بأمان |
| Devletimize gösterip "bakın, Amerika bunu yapabiliyor ve yapıyor, bütün baskılara rağmen biz de yapabiliriz" diyebileceğimiz bir lider olursunuz. | Open Subtitles | وستكونون المنارة التي تتبعها حكومتنا وأمريكا تفعل هذا برغم كل هذا الضغط |
| Beni döverseniz, aranızdan birini dövmüş olursunuz. | Open Subtitles | اضربوني وستكونون قد ضربتم أحدكم |
| Burada güvende olursunuz. | Open Subtitles | وستكونون بأمان هنا |