| Saf Oksijen'de yine beraberiz, konuğumuz Sally Weston. | Open Subtitles | ونعود مرة اخرى للبرنامج لنتحدث مع سالى وستون |
| Sally Weston ideal dengeyi ve beceriyi her uçuş görevlisinin başarabileceğine inanan bir insandır. | Open Subtitles | سالى وستون هى مثال الاتزان و الجمال و الانجاز الذى يجب على كل مضيفة ان تبذل كل جهدها لتحققه |
| Uçmaya ilk başladığınızda neler hissediyordunuz Bayan Weston? | Open Subtitles | سيدة وستون, ماذا كنت تشعرين فى اول مرة طرتى؟ |
| "Altın. Altın. Altın." Portland buharlısında altmış sekiz zengin adam. | TED | ذهب. ذهب." ثمانية وستون رجلاً ثريّاً على متن الباخرة بورتلاند! |
| PRO NET altmış beş çeyrekte sabit kalacak, | Open Subtitles | انه يتوقع إستقرار شبكة المحترفين عند خمسة وستون و ربع |
| Ama görünüşe bakılırsa Bayan Sally Weston bizim gösterdiğimiz gibi prosedürlere saygı göstermiyor. | Open Subtitles | و لكن من الواضح ان سالى وستون لا تملك نفس الاحترام للاجرائات الصحيحة التى يجب فعلها |
| Bay Weston Randalls'ı satın aldığında ve içini nasıl dolduracağını düşündüğünde durumu kolaylaştırmak için oradaydım. | Open Subtitles | فقط في تلك اللحظة حينما اشترى السيد وستون منزل راندلز وكان يفكر في كيفية تأثيثة كنت موجودة لتمهيد الطريق لهما |
| - Adım Calder. Matt Calder. - Weston. | Open Subtitles | اسمى "كالدر", "مات كالدر" - "وستون". "هارى وستون". |
| Altın madenimi Weston adında adi bir kumarbaza kaptırdığım yerde. | Open Subtitles | فى المكان الذى تركت فيه حيازة الذهب للاعب ورق محتال اسمه "وستون" |
| Weston'ı, Colby'i ve hepsini başıma bela etmiş olabilirsin. | Open Subtitles | الذهب هو السبب الذهب جعل من "وستون" سارق وجعل من "كولبى" وغد ومنكى حمقاء |
| Weston'lara çıkış yolunu gösteriyordum. | Open Subtitles | حسناً . كنت أقوم بجولة مع عائلة وستون |
| Peki, Weston gibi bir adam uygun mu? | Open Subtitles | حسنا, وماذا عن رجل مثل "وستون"؟ |
| Sally Weston akıl hocası mı? | Open Subtitles | سالى وستون مشرفة؟ |
| Kim bu Sally Weston? | Open Subtitles | حسنا", ومن تكون سالى وستون هذه؟ |
| Sally Weston'ın evinden. | Open Subtitles | اه, من بيت سالى وستون |
| Ben Sally Weston'um. | Open Subtitles | اننى سالى وستون |
| Hey, çocuklar. altmış beş yıl önce de burada bir temas olduğunu biliyor muydunuz çocuklar? | Open Subtitles | أيها الرجال، كانت هناك مشاهدة هنا من خمسة وستون عاماً مضت |
| Ben doğalgazı hiç sallamam ama altmış yedi tane denetleme yardımcım var ve hepsinin de yarışı kazanmak için nakde ihtiyacı var. | Open Subtitles | لا أهتم أبدا بالغاز الطبيعي لكن لدي أسواط سبع وستون نائبا وجميعم يحتاجون النقود للفوز بالسباقات |
| Yüz altmış tane genç yoldaşımız üstünkörü yaptığımız bir iş yüzünden öldü. | Open Subtitles | مائة وستون رفيقاً صغيراً ماتوا بسبب اهمالنا |
| Yüzde kırk ihtimalle seni güçlendirir, yüzde altmış ihtimalle seni öldürür. | Open Subtitles | أربعون بالمائة سيجعلك قوياً، وستون بالمائة قد يقتلك |
| Altmışbir zırhlı araç, 45 ton cephane yirmibeş 40 mm.lik top, üç tane otomatik 105'lik. | Open Subtitles | واحد وستون سيارة مدرعة ... حوالى 45 طناً من الذخيرة خمسة وعشرون رشاش فئة 40 مليمتر ثلاث مدافع فئة 105 أس |
| - Williamson ve Stone. - Onları buraya çağır ama tek tek. | Open Subtitles | ويليامستون وستون إستدعهما , كل بمفرده |
| Meslektaşın Westen Steward umurunda değildi. | Open Subtitles | انتي لم تكوني تريدين ان تعرفي عن عميلك، وستون ستيوارد |