| Onlara bunu erkek arkadaşınla senin kurduğunuzu söylerim | Open Subtitles | وسأخبرهم أنكِ وصديقكِ قد دبّرتما الأمر معاً |
| ve erkek arkadaşınla sahada serbest çalışmak ta yok. | Open Subtitles | والمهمات الجانبية التي تقومين بها أنتِ وصديقكِ ممنوعة أيضًا |
| Tabi sen ve arkadaşın buradan hemen gitmezseniz. | Open Subtitles | اذا أنتِ وصديقكِ لم تخرجوا من هنا |
| Sonra bize, senin ve erkek arkadaşının onu annesinden aldığınızı çünkü bebeğe kötü davranıldığını söyledin. | Open Subtitles | ثم اخبرتينا أنكِ أنتِ وصديقكِ... اخذتموها من أمها لأنها كانت تساء إليها |
| Sen ve sevgilin, kasabada koşturup benim hakkımda soruları soruyorsunuz? | Open Subtitles | أنتِ وصديقكِ تجوبان البلدة وتسألان عني؟ |
| Belki sen ve erkek arkadaşın bir şans daha yakalarsınız. | Open Subtitles | لعلكِ أنتِ وصديقكِ الحميم ستواتيكما فرصة ثانية |
| Şu danışman arkadaşınla ne iş çeviriyorsanız bir parça da biz istiyoruz. | Open Subtitles | نرغبُ بمشاركتكِ بأعمالكِ أنتِ وصديقكِ المستشار |
| Yeni erkek arkadaşınla sohbet ettik. | Open Subtitles | أنا وصديقكِ الجديد كنا ندردش قليلاً. |
| - Hemen arkadaşınla buradan gitmelisiniz. | Open Subtitles | -أودّكِ وصديقكِ أن تهبطا عن الجبل حالًا . |
| - Erkek arkadaşınla ayrılmamış mıydın? | Open Subtitles | ظننت أنكِ وصديقكِ قد إنفصلتما |
| Anlaşılan, sen ve erkek arkadaşının konuşması lazım. | Open Subtitles | يبدو أنكِ وصديقكِ الحميم في حاجة -لبعض الوقت كي تناقشوا ... |
| Erkek arkadaşının da erkek arkadaşı var ve... | Open Subtitles | وصديقكِ الحميم لديه صديق حميم |
| - Yani sen ve sevgilin... | Open Subtitles | إذاً أنتِ وصديقكِ... |
| Bütün bunları sen ve erkek arkadaşın planladınız. | Open Subtitles | أنتِ وصديقكِ خططتما لكل شيء |