| O zaman, cinayet dokuz dakika önce işlenmiş oluyor ve sen de istasyona 5.35'de geldin. | Open Subtitles | لو فرضنا أن الجريمة تمت قبل تسعة دقائق وأنتِ وصلتِ إلى المحطة في الخامسة و 35 دقيقة |
| Şey, buraya geldin ama, ben çok uykuluyum.. | Open Subtitles | يجب أن أستعيد رخاماتي اسمعي، أعلم أنكِ وصلتِ لتوّكِ، |
| Pekâlâ, yanlış anlamanı istemem ama nasıl geldin sen buraya? | Open Subtitles | حسناً، لا تسيئي الظنّ لكنْ كيف وصلتِ إلى هنا بحقّ الجحيم؟ |
| Üzügünüm ama sormam gereken bir şey var, buraya nasıl geldiniz? | Open Subtitles | آسفة يا سيدتي لكن أيمكنني السؤال؟ كيف وصلتِ لهذا المكان؟ |
| O gece eve nasıl döndün? Çünkü sen de oradaydın, değil mi? | Open Subtitles | كيف وصلتِ إلى البيت بتلكَ اللّيلة ، لأنكِ كنتِ هناك. |
| Parker, ikinci adrese vardın mı? | Open Subtitles | حسناً يا (باركر)، هل وصلتِ إلى العنوان الثاني؟ |
| İnkâr etme. Pizzadan hızlı geldin. | Open Subtitles | لاتنكري الأمر, لقد وصلتِ إلى هنا أسرع من رجل البيتزا. |
| Yani, buraya nasıl geldin? Çöpadası'nın bu tarafına? | Open Subtitles | أعني كيف وصلتِ إلى هنا, إلى هذه الأرض القاحلة؟ |
| Bak şu hayatında belli bir yaşa geldin ve kısmet olmamış işte. | Open Subtitles | انظري، وصلتِ لمرحلة معينة في حياتك ولم تحملي. |
| Aslında adaylık bildirimini yapmak için tam zamanında geldin. | Open Subtitles | في الواقع، لقد وصلتِ في الوقت المناسب، لتُلقِ بيان المُرشح |
| Tam zamanında geldin, biliyor musun? | Open Subtitles | لقد وصلتِ في الوقت المناسب، لعلمك |
| Nasıl bu kadar hızlı uzak, isimsiz Florida Key'ine gidip geldin? | Open Subtitles | كيف وصلتِ إليه من مفتاح "فلوريدا" بهذه السرعة؟ |
| Bu kadar uzağa fenerin olmadan nasıl geldin? | Open Subtitles | إذاً, كيف وصلتِ إلى هنا بدون مصباح؟ |
| Dün gece geç geldin. | Open Subtitles | واثقة بأنّكِ وصلتِ المنزل متأخرة بالأمس |
| Buraya nasıl geldiniz? | Open Subtitles | كيف وصلتِ إلى هنا؟ |
| Jimmy evdeydi, sen de alışverişten eve döndün. | Open Subtitles | جيمي كان في المنزل وصلتِ للتو من المتجر |
| Sapasağlam vardın mı? | Open Subtitles | هل وصلتِ بأمان؟ |
| Sağ salim buraya ulaştın. Sana biraz çay hazırlayayım. | Open Subtitles | المهم وصلتِ هنا بأمان سأعد لكِ بعض الشاى |
| Anlaşılan tam zamanında gelmişsin. | Open Subtitles | على ما يبدو، وصلتِ في الوقت المناسب تماماً. |
| Çok iyi hatırlıyorum bizim kasabamıza geldiğinde, sen de aynı yaştaydın. | Open Subtitles | .... اتذكر بشكل جيد اليوم الذي وصلتِ فيه الى هذه البلدة. |
| geldiğinizden beri onur konuğu gibi hizmet gördünüz. | Open Subtitles | لقد تمت معاملتكِ كضيف شريف منذ وصلتِ |
| Demek çocukluğumun derinliklerine indin, öyle mi? | Open Subtitles | وصلتِ إلى نهاية ذكريات طفولتي, أليس كذلك؟ |
| geldiğini gördüm ve güzelliğine hayran kalmadan edemedim. | Open Subtitles | لقد رأيتك عندما وصلتِ وأردت أن أقدر جمالك |
| - Bu sayıya nasıl ulaştınız? | Open Subtitles | فهذا العدد قد يرتفع لقرابة المائة كيف وصلتِ لهذا الرقم؟ إدارة مكافحة الإرهاب |
| Ama ben seninle gurur duyuyorum. Bunu üzerinden gelebildin, başardın. | Open Subtitles | إلا أنّني فخورة بك لما وصلتِ إليه من إنجاز, أنتِ مذهلة. |