| - Sakin ol. ...anladığım kadarıyla uzaya yolladığınız mesaj ile buraya geldiler. | Open Subtitles | ما أفهمه هو أنهم وصلوا هنا بعد أن أرسلتم رسالة في الفضاء |
| Ve buraya 1960ların sonunda geldiler. | TED | وقد وصلوا الى هنا في اواخر الستينات من القرن الماضي |
| , bu nedenle, hiçbir şey buraya geldi savaşmak zorunda hurda için. | Open Subtitles | , وصلوا إلى هنا مع لاشيء لذا أضطروا للقتال لأجل بقايا المخلفات |
| Moğol şefleri bugün Roma İmparatorluğu'na karşı bizimle ittifak yapmaya geldi. | Open Subtitles | اليوم رؤساء القبائل المنغولية قد وصلوا إلى التحالف معنا ضد الإمبراطورية الرومانية. |
| Bak, Buradalar ve seni arıyorlar. - Aileni de kaçırdılar. | Open Subtitles | لقد وصلوا وهم يبحثون عنك الآن لقد إختطفوا عائلتك |
| Bazıları silahla geliyorlar ama çoğu zaman içinde sağdan soldan toplanıldı. | Open Subtitles | بعض الرجال وصلوا بأسلحة، ولكن معظم الأسلحة وجدناها بمرور الوقت |
| Ölü kızın ailesiyle bir konuşsam iyi olacak. Yorkshire'dan az önce geldiler. | Open Subtitles | حسناً يجب أن أذهب و أتحدث مع والدي الفتاة الميتة , لقد وصلوا للتو من يوركشاير |
| Billy Clanton, Frank McLaury ve Billy Claiborne bu sabah geldiler. | Open Subtitles | فرانك مكلاوري وبيلي كلايبورن وصلوا هذا الصباح |
| Postayla geldiler. İstersin diye düşündüm. | Open Subtitles | لقد وصلوا عبر البريد الإلكتروني، واعتقدت بأنكِ تريدينهم |
| Sağlık görevlileri 90 saniye içinde olay yerine geldiler,... ..fakat Manzetti olay yerinde ölü olarak bulundu. | Open Subtitles | ثم هرب مشيا على الأقدام رجال الإسعاف وصلوا خلال 90 ثانية لكن السيد مانزاتي كان قد لفظ انفاسه |
| Öyle görünüyor, ama buraya nasıl geldiler? | Open Subtitles | يبدو الامر كذلك و لكن كيف وصلوا الى هنا؟ |
| Muhafızlar geldi. Televizyonu kapatmalarını söyle. | Open Subtitles | . الحراس وصلوا . أخبرهم أن يغلقوا التلفاز |
| Ambrose ve ekibi geldi ve Nyah yanlarında değil. | Open Subtitles | إيثان وفريقه وصلوا عبر الجسر ونيا ليست معهم |
| Lenuta gitmeden birkaç gün evvel, ailesinden dört kişi geldi. | Open Subtitles | قبل أيام من مغادرة لينوتزيه فان أربعة أشخاص قد وصلوا من أليتشيني |
| Dün öğleden sonra geldi. Herhâlde kasaya koymuştur onları. | Open Subtitles | لقد وصلوا عند العصر، وأتخيل بانه أودعهم الخزينة |
| Biliyorum, Buradalar. Demin bir araçtan indirildiler. - Nerdesin sen? | Open Subtitles | أعلم، لقد وصلوا إلى هنا، لقد رأيتهم ينزلون عبر هذا الزقاق. |
| Belik aşağı taraftaki B.M. merkezine iniş yapacaklar,... ...ya da daha küçük bir yeri seçecekler... ama varsayın ki geliyorlar ve size bir kutu veriyorlar. | TED | ربما سيهبطون في مقر الأمم المتحدة على الطريق هنا, أو ربما سيختارون بقعة أذكى-- و لكن لنفترض أنهم وصلوا و أعطوك صندوقا, |
| Bir grup genç gelmiş olmalı. Kahkaha sesi duymak, güzel bir değişiklik oldu. | Open Subtitles | مجموعة من الأطفال وصلوا للتو إنه لأمر حسن أن تسمع ضحكة للشعور بالتغيير |
| Son 24 saat içinde Doğu Avrupa'dan gelen uçuşlarla başlasın. | Open Subtitles | هذا وصلوا من أوروبا الشرقية خلال ال 24 ساعة الماضية |
| Sizin küçük yeşil adamlarınız buraya milyonlarca yıl önce gelmişler. | Open Subtitles | الرجال الغرباء الخضر الصغار وصلوا الى هنا منذ ملايين السنين مضت |
| Bu zorluklara rağmen, şimdiki durumlarında olduklarını düşünmüyorlar, bu zorluklar sebebiyle bu duruma geldiklerini biliyorlar. | TED | هم لا يفكرون بأنهم وصلوا إلى ما عليه اليوم برغم الصعوبات. بل يعرفون أنهم ما عليه اليوم كنتيجة لهذه الصعوبات. |
| varmışlar ama gözleri kirden kapanmadan aramayın dedi. Sen de ben de Jeong Pal de. | Open Subtitles | لقد وصلوا و قالوا أن لا نتصل قبل أن تجف الأتربه عينيهم، أنت و أنا و جيونغ بال كلنا. |
| Gece yola çıkarılmış sabah ise Chelmno'ya ulaşmışlar. | Open Subtitles | ساروا بالليل وبالنهار وصلوا الى خيلمنو |
| - Bilmiyorum dostum, sanırım onu yakaladılar. | Open Subtitles | أنا لا أعرف ، رجل ، أعتقد أنهم وصلوا إليه. |
| Ama ilk geldiklerinde sordukları soru aklıma takıldı: Tanrı'nın beni bütün kalbiyle sevdiğine inanıyor muydum? | TED | لكن السؤال الذي طرحوه عندما وصلوا لأول مرة علق حقا في رأسي : هل أعتقد أن الله يحبني من كل قلبه؟ |
| Hücre evlerimize ve yeraltı sığınaklarımıza o kadar çok saldırı düzenlediler ki, seni de ele geçirmelerinden korkmuştum. | Open Subtitles | كانت هناك الكثير من الهجمات على منازلنا الأمنة، وتحت الأرض. كنتُ قلقة أنهم وصلوا لك، أيضاً. |
| Onu sizden önce aldılar. Bizi yendiler Albay. | Open Subtitles | لقد وصلوا إليه أولا ، لقد ضربونا كولونيل |
| Sadece 18 ay sonra Güneş sisteminin en büyük gezegenine ulaştılar. | Open Subtitles | وبعد 18 شهرا فقط، وصلوا إلى أكبر كوكب في النظام الشمسي |