| Şunları sarıp Lissy'ye çaktırmadan torbaya koy. | Open Subtitles | من فضلك لفي هذا وضعيهم في حقيبه حتى لا تتمكن ليزي من رؤيتهم |
| Tamponları sar ve masaya koy. Beklemede olsun. | Open Subtitles | سأرى ما بها للحظات بسيطة على ما تجهّزين السيناتور ثبّتيهم وضعيهم على الطاولة واجعليهم ثابتين |
| Git, onları yüksek raflara koy o zaman. Seni kontrol ederim arada. | Open Subtitles | إذهبي وضعيهم في رفوف عالية سأتفقدكِ لاحقاً |
| Sevgilim, çantaları al ve onları sürat motoruna koy ve motoru çalıştır. | Open Subtitles | عزيزتي, خذي الحقائب, وضعيهم في الزورق البخاري... و شغليها |
| Getir koy. Tam buraya koy. | Open Subtitles | فقط أحضريهم وضعيهم هنا ...ارميهم هنا، ارميهم |
| Ve onları tencereye koy. | Open Subtitles | وضعيهم في القدر |
| - Topla ve diğerlerinin yanına koy. - Tamam, topluyorum. Ben... | Open Subtitles | ألتقطيهم وضعيهم مع الباقين |
| - benim için bir dosyaya koy. - Tamam. | Open Subtitles | وضعيهم في ملف لي |
| Annene, şu şerefsizin pılısını pırtısını topla, koy kapının önüne, dedim ama. | Open Subtitles | أخبرت أمِك... "أعدّي حقائب هذا الوغد وضعيهم في الشرفة الأمامية" |