| Ama şu net ki, bu yaptığın sınırları aşıyor. | Open Subtitles | كان واضحًا وضوح الشمس لي أن الأمر قد تجاوز الحدود |
| Yapmak istediği şey hakkında gayet net görünüyordu Trevor, kusura bakma. | Open Subtitles | اعتقد بأن الأمر واضح وضوح الشمس بالنسبة له فيما يريد فعله تريفور انا متأسف |
| Ne kadar net çıkmış değil mi? | Open Subtitles | صورة واضحة وضوح الشمس , ألا تظن ذلك ؟ نعم . |
| Belki detaylar sisliydi ama gerçek gün gibi ortadaydı. | Open Subtitles | ,ربما التفاصل لم تكن واضحة و لكن الحقيقة كانت واضحة وضوح الشمس |
| Affınıza sığınıyorum efendim ama bu gün gibi ortada. | Open Subtitles | أستميحُكَ عُذرًا يا سيدي لكنها واضحة وضوح الشمس |
| Benim bildiğim kadarıyla bu dava gün gibi ortada. | Open Subtitles | أما بالنسبة لي، القضية واضحة وضوح الشمس |
| Yine de aklında açık ve net olarak bu var. | Open Subtitles | لا تزال في عقلك, وواضحة وضوح الشمس |
| - Çok net! | Open Subtitles | اضحة وضوح الشمس. |
| Kesin ve net. | Open Subtitles | واضح وضوح الشمس مئة بالمئة |
| 5 dakika önce Carol'a ilanı aşk ederek bunu çok net bir şekilde açıkladın. | Open Subtitles | لقد أوضحت هذا وضوح الشمس عندما اعترفت بحبك لـ(كارول) منذ دقائق. |
| Gayet net. İyi. | Open Subtitles | وضوح الشمس |
| - Üzgünüm ama bu gün gibi ortada. | Open Subtitles | ولكن الأمر واضح وضوح الشمس |