| O zaman açıkla şunu. | Open Subtitles | لا يستطيعون القيام بعملية كبيرة كتلك إذاً، وضّح الأمر لي |
| Saçını neden bu kadının vücudunda bulduğumuzu açıkla. | Open Subtitles | وضّح لماذا وجدنا شعرك على جثة هذه المرأة |
| Bunun tam olarak ne işe yarayacağını bir kez daha açıkla. | Open Subtitles | وضّح مرة أخرى بالضبط مالذي سيفعله هذا |
| burasıda Temiz! | Open Subtitles | [رجل #2] وضّح هنا! |
| Bilimadamlarımızdan birisi, Einstein, bunu aynı şekilde açıkladı. | Open Subtitles | أحد علمائنا، آينشتاين وضّح ذلك بنفس الطريقة |
| 63 yaşındaki adama açıklayın, 36 yaşında değil. | Open Subtitles | وضّح للرجل أن عمره ثلاثة وستون وليس ستة وثلاثون |
| Sen onu benim külahıma anlat 200.000$ borçlandım. | Open Subtitles | وضّح ذلك إلى عميلي وأنا واثق بأنه سيتعاطف معنا، فأنا مدين له بـ200 ألف |
| Şuradaki aptal kardeşime... etrafında kuvvet kalkanı var diye... görünmez olunacak diye bir şart olmadığını izah eder misin? | Open Subtitles | اسمع ، وضّح لأخي المتخلّف هذا ليس لمجرد أن شيئاً له مجال تأثير فهذا لا يعني أنه لابد أن يكون خفياً |
| Teslim olmak, bunu ona açıkça gösterebilmenin tek yoluydu. | Open Subtitles | أنا يمكن أن أفكّر بأن أجعل ذلك وضّح إليها، |
| açıkla her şeyi. Bu sahiden de televizyon için mi? | Open Subtitles | وضّح كلّ شيء هل هذا حقا للتلفزيون؟ |
| Bilgileri nasıl birleştirdiğini tam açıkla. | Open Subtitles | وضّح بالضبط كيف دمجت المعلومات |
| Herkese açıkla bunu. | Open Subtitles | وضّح للجميع، لأنه يبدو لي أنك توحي بأن... |
| Ortağına açıkla... kimse bir insanın hasta olmasını yönetemez | Open Subtitles | وضّح إلى شريكك... الذي لا أحد يمكن أن يوجّه a شخص أن يصبح مريض. |
| Bana bu fikri açıkla. | Open Subtitles | وضّح لي هذه الفكرة |
| açıkla bana bunu. | Open Subtitles | مونتي وضّح هذا لي |
| Teklif ettiğim şeyin yararlarını açıkla amcana. | Open Subtitles | وضّح له فائدة ما أعرضه عليكم |
| Hadi. Temiz ! | Open Subtitles | وضّح! |
| Temiz! | Open Subtitles | وضّح! |
| Temiz! | Open Subtitles | وضّح! |
| Ve o bana, listedeki her ismin, orada olmasının bir nedeni olduğunu açıkladı. | Open Subtitles | ولقد وضّح لي أن كلّ اسم بالقائمة مُدرج لسبب. |
| Hepimizi neden öldürmeye çalıştığını açıkladı. | Open Subtitles | لقد وضّح أعذاره لمحاولة قتلنا جميعاً. |
| Bana bunların neden olduğunu açıklayın. Birinci gerçek. | Open Subtitles | وضّح لى, لماذا تهمنى أي من هذه الامور؟ |
| Bunu İspanyol pisliklerine anlat, dostum. | Open Subtitles | وضّح هذا للحثالة الأسبانية، يا صديقي |
| Evet, bu her şeyi izah edebilir. | Open Subtitles | نعم، الذي وضّح كلّ شيء. |
| Daniel Jackson kalan zamanının kasaba kayıtlarıyla daha iyi harcanacağını açıkça belirtti. | Open Subtitles | "دانيل جاكسون" وضّح أنه من الأفضل إستغلال الوقت بمواصلة البحث في سجلات المدينة |