| Eskisi gibi, bunu aynı yolla yapabileceğini söyledi ve benden para istedi. | Open Subtitles | قال أن بإمكانه جعل الأمر نفسه كما في السابق وطلب مني المال |
| Kişi öğrenmek için gelir ve benden dikiş öğretmemi isterdi. | Open Subtitles | الشخص يمكن أن يأتي للتعلم، وطلب مني أن نعلمهم لخياطة. |
| Yaşlı adam beni tanıdı ve benden seni aramamı istedi... çok ısrar etti. | Open Subtitles | تعرف عليّ العجوز وترجاني وطلب مني أن أتصل بك |
| Bir sempozyumdan sonra sarhoş olup onu eve bırakmamı istemişti diyelim biz. | Open Subtitles | لنقل فقط أنه ثمل بعد ندوة العام الماضي وطلب مني إيصاله للمنزل. |
| Bir sene beraber yaşadık, sonra diz çöküp evlenme teklif etti. | Open Subtitles | كنا مع بعضنا لما يقارب السنة ثم أخيراً انحنى على ركبتيه وطلب مني الزواج به |
| Annesinin tehlikede olduğunu söyledi. Ona yardım etmemi istedi. | Open Subtitles | لقد جاء وطلب مني أن أساعدهُ قائلاً أن والدتهُ في خطر |
| Sekreteriniz arayıp bir saat erken gelmemi söyledi. | Open Subtitles | سكرتيرك الخاص، اتصل وطلب مني الحضور ساعة مبكراً |
| Godric bana görünüp Russell'i öldürmememi söyledi. | Open Subtitles | - غودريك) ظهر لي) (وطلب مني أن أرحم (راسل |
| Ne yapacağını bilemedi. O yüzden, şehri terk etti ve benden kendisine yardım etmemi istedi. | Open Subtitles | لم يعرف ما العمل، لذا ترك المدينة وطلب مني إن كنت سأساعده |
| Hanımefendi, General mektubunuzu dikkatli bir biçimde inceledi, ve benden sizi maalesef kocanızın tıbbi ihtiyaçlarını karşılayacak kaynaklara sahip olmadığımız, konusunda bilgilendirmemi istedi. | Open Subtitles | سيدتي, اللواء فكر برسالتكِ بعناية شديدة، وطلب مني أن أخبركِ أنه للأسف السلطات ببساطة لا تملك الموارد، |
| ve benden onunla birlikte başkente gelmemi istedi. | Open Subtitles | وطلب مني الذهاب معهُ لنكون معاً في العاصمه |
| Papa Hazretleri karşıma çıktı ve benden Kilise'nin kılıcı olmamı istedi. | Open Subtitles | ثم ظهر البابا وطلب مني ان اكون سيف الكنيسة |
| Onda da üzerinde Kediler'deki kostümü vardı ve benden göbeğini kaşımamı istemişti. | Open Subtitles | المرة الوحيدة التي مارسنا فيها علاقة عندما كان يرتدي زي القطة وطلب مني أن أدغدغه في معدته |
| Ayağını bastığı dal koptu ve benden kızı tutmamı istedi. | Open Subtitles | فقد توازنه وطلب مني الإمساك بالفتاة |
| Michael tatilde ve benden o yokken yapılan tüm toplantıları kaydetmemi ve.. | Open Subtitles | مايكل " في إجازة وطلب مني " تسجيل جميع الإجتماعات |
| Elbette hayır. Kendisi dün gece arayıp uğramamı istemişti. | Open Subtitles | لا باالطبع لا, لكنه أتصل البارحه وطلب مني أن أمرّ به |
| Dedektifin biri yolumu kesip dosyayı ona vermemi istemişti. | Open Subtitles | أحد المحققين أوقفني وطلب مني أن أحمله له |
| Fotoğrafçısı olmamı teklif etti. Vay. Bu inanılmaz,değil mi? | Open Subtitles | وطلب مني القدوم معه لأكون مصوره. هذا رائع، أليس كذلك؟ |
| Bana ay ışığında yürüyüş teklif etti golf sahasında. | Open Subtitles | وطلب مني أن أذهب لضوء القمر المشي على ملعب للجولف. |
| Bu sabah Vargas aradı. Bir cesedi teşhis etmemi istedi. | Open Subtitles | لقد إتصل بي فارجاس صباحا وطلب مني الحضور للتعرف على جثة |
| Bu sabah Vargas aradı. Bir cesedi teşhis etmemi istedi. | Open Subtitles | لقد إتصل بي فارجاس صباحا وطلب مني الحضور للتعرف على جثة |
| Beyaz Kumlar'a gelmemi söyledi. | Open Subtitles | " وطلب مني مقابلته في " الرمال البيضاء |
| Godric bana görünüp Russell'ı öldürmememi söyledi. | Open Subtitles | لمَ؟ - غودريك) ظهر لي) (وطلب مني أن أرحم (راسل |