| Bu iğrenç bir kase ve bakınca midemi bulandırıyor. | Open Subtitles | إنه وعاء بشع يصيبني بالغثيان بمجرد النظر إليه أنت سخيف أليس هذا وعاءً لطيفاً؟ |
| İğrenç bir kase almış ve girişteki masaya koymuş. | Open Subtitles | أبتاع وعاءً قبيحاً و وضعه على الطاولة الأمامية |
| Eğer sehpaya bir kase koymak istersen? | Open Subtitles | ماذا لو أردت أن أضع وعاءً على طاولة القهوة؟ |
| Louis, bir kap su getirir misin, içine ayaklarını sokacak kadar büyük olsun. | Open Subtitles | أيمكنك أن تحضر لي وعاءً من الماء كبير لدرجة تكفي لوضع قدميها فيها |
| Bir kap ya da benzer bir şey bulsam, ona yapabilir misin? | Open Subtitles | حسناً ، ماذا لو أحضرتُ لك مثلاً وعاءً أو شيء كهذا ، أيمكنكِ أن تفعليها هنا حينها؟ |
| Birisi büyük bir tabak yiyecek mi var dedi? | Open Subtitles | هل قال أحد إن هناك وعاءً كبيراً من الطعام؟ |
| - İyi bir çorba var mı? - Elbette, bir tabak getireyim. | Open Subtitles | بالطبع , سأطلب منه أن يحضر لك وعاءً |
| Sevr tarzı gümüş bir kâseyle içeri girdi. | Open Subtitles | ويحمل وعاءً فضيًا بالغ الجمال من قبضتاه |
| İzin ver de eşyaları yerine koyayım. Sonra sana bir kase mısır gevreği hazırlayayım, oldu mu? | Open Subtitles | دعي أمّكِ تُغيّر ملابسها، ومن ثمّ سأعدّ لكِ وعاءً من الحبوب الساخنة، إتفقنا؟ |
| Bu adamın bir kase bozukluk para yediğini gördüm ben! | Open Subtitles | رأيت هذا الرجل يأكل وعاءً من العملات |
| "Hizmet görevlilerimiz - her odaya bir kase çilek bırakırlar." - Çilek.. | Open Subtitles | خدمة الفندق "تضع في كل غرفة وعاءً من الفراولة" |
| O kap değil ki. Süzgeç. | Open Subtitles | إنه ليس وعاءً ، إنها مصفاة |
| Büyük bir tabak yapmalıyım. | Open Subtitles | علي أن أصنع وعاءً كبيراً |
| Pete elinde başka bir kâseyle içeri girdi. | Open Subtitles | فدخل (بيت) حاملا وعاءً فضّيًا آخر |