| Başkan Carter, ayrıcalıklı bir vatandaş olarak Pyongyang'a uçtu Kuzey Kore lideri Kim Il Sung ile görüştü ve askeri harekatı önleyen bir anlaşma yaptı. | Open Subtitles | كمواطن خاص سافر الرئيس جيمى كارتر الى بيونج يانج اجتمع بقائد كوريا الشمالية كيم ال سونج وعقد صفقة تفادت العمل العسكرى |
| Ve Simon'la bir anlaşma yapmak anlamsız çünkü hoşuna gitsin yada gitmesin şu an için bir gram şansı yok. | Open Subtitles | وعقد صفقة مع "سايمون" شيء تافه لأنه وافقنا أو رفضنا قد انتهى الآن |
| Beni bulup çocuk için anlaşma yapma maksadıyla tabii. | Open Subtitles | لغرض التهرّب مني وعقد صفقة بشأن الطفل |
| anlaşma yapmak için bizimle irtibata geçmeye çalışacaktır. | Open Subtitles | ستحاول الإتصال بنا وعقد صفقة |
| Amerika Sicilya'yı aldığında Vito, faşistlerle olan dostluğunu inkar etti ve Amerika ordusuyla bir anlaşma yaptı. | Open Subtitles | عندما أتى الأميركيون (وسيطروا على (صقلية لقد انكر الفاشيين وعقد صفقة مع الجيش الأمريكي |