| Ve başka bir gümbürtü, daha çok duman, daha fazla toz. | Open Subtitles | ودمدمة أخرى، ودخان أكثر، وغبار أكثر ركضت داخل البناية، الثريا إهتزت |
| Şiddetli yağmur, çamur, toz ve kavurucu sıcak ilerlemesini yavaşlatıyordu. | Open Subtitles | أمطار جارفة ، وحل ، وغبار وحرارة لدرجة الغليان كل ذلك أبطأ تقدمه |
| Biraz uğraştırdı ama insan derisi, insan saçı, keten, kül ve küçük büyük tüm parçalarda tuz, biber, toz ve polen bulunduğunu saptadım. | Open Subtitles | لقد أستغرقني ذلك وقتا لكنني عزلت جلد إنسان.. شعر إنسان، وبعض الوبر رماد التبغ، كبير وصغير.. ملح، فلفل، تراب وغبار طلع |
| Büyü ve peri tozuyla yapılmış bir fantezi gibi görünüyor. | Open Subtitles | تبدوا مثل... قصة خيالية مصنوعة من السحر وغبار الحينات |
| Bütün çalılar altın tozuyla kaplıydı. | Open Subtitles | وغبار الذهب فى التلال |
| Her bir küçük gaz ve toz kümesi ışıIdıyor. | Open Subtitles | عندما تبدأ جيوب غاز الهيدروجين في السخونة يتوهّج أقلّ غاز وغبار |
| Bu bulutsuyu oluşturan kozmik toz kristallerden, şekilsiz maddeler ve molekül zincirlerinden oluşur. | Open Subtitles | وغبار نجوم هذا السديم تتكون من بلورات، المواد غير المتبلورة والسلاسل الجزيئية |
| Yıldızlar süprüntülerde yıldızlararası bulutların toz ve gazlarından biçimlenerek doğarlar. | Open Subtitles | النجوم تولد في فوضى الركام المتكون من غازات وغبار السحابات بين-النجمية |
| Yükselen toz savaşın kendi sisi gibiydi. | Open Subtitles | وغبار الحرب ارتفع كالضباب |