| Dizlerinin bağı çözülür, ağzın kurur o özel bölgende tatlı bir ürperti hissedersin. | Open Subtitles | الركب ترتعش. وفمك يجف تحسي بالوخز في المكان الخاص |
| - Bitirmedim. - ağzın doluyken konuşma. | Open Subtitles | ـ لم أنتهى بعد ـ لا تتحدث وفمك مليئ بالطعام |
| Yüzünü boyamışsın, ağzın sürekli böyle oluyor. | Open Subtitles | كان لديكِ وقتها كل هذه الألوان علي وجهك وفمك مثل |
| Oraya gidip gözünü açık, ağzını kapalı tutacaksın. | Open Subtitles | انت ستدخل الى هناك أنت ستبقي عينيك مفتوحة وفمك مغلقا |
| Söyle bakalım, patronunun kıçına ağzını dayamışken nefes alabiliyor musun? | Open Subtitles | اخبرنى يا تيموثى هل يصعب عليك التنفس وفمك فى نفس اتجاه مؤخرتك؟ |
| Tamam, ağzın dolu konuşsan, kim takar? | Open Subtitles | حسنا ، من يهتم ، تحدثي وفمك مليء بالطعام ؟ |
| Biliyor musun, ağzın doluyken konuşmamalısın. | Open Subtitles | كما تعلم، ليس عليك التحدث وفمك ممتلىء هذا فظ للغاية، هيّا |
| ağzın acıdan açık kalmış, bacakların doğum için genişçe açılmış halde ve gözlerin de yaşadığım sonsuz gece gibi kapkaraydı. | Open Subtitles | وفمك مفتوح من الالم وساقيك مفتوحتان اثناء الولادة وعيناك كانت اكثر سواداً من أي ليلة رأيتها |
| Lütfen ağzın doluyken konuşma, evlat. Balık veya et sol tarafınızdan servis edilir. | Open Subtitles | ارجوك بني, لا تتكلم وفمك ممتلئ |
| ağzın dolu olduğu için konuşamıyorsun. Yarın görüşürüz. | Open Subtitles | نعم لا تتكلم وفمك مليء بالطعام |
| Chuen, ağzın doluyken konuşma. | Open Subtitles | تشوين, لاتتكلم وفمك مليء بالطعام |
| Sana ağzın doluyken konuşma dedim. | Open Subtitles | قلت لك أن لاتتكلم وفمك مليء بالطعام |
| - Ne? Bir geri zekâlı gibi ağzın açık orada dikil bakalım. | Open Subtitles | هل ستظل واقفا وفمك مفتوحا كالأحمق هكذا |
| ağzın açık ye; ben de koklayayım. | Open Subtitles | كلي وفمك مفتوح حتى أستطيع شم الطعام |
| Doktor olarak ağzın dolu konuşmamanı öneririm. | Open Subtitles | ماذا - أتعلم , بصفتى طبيبة - يجب أن أنصحك ألا تأكل وفمك ممتلئ |
| ağzın yumruklarımla dolu olduğundan seni duyamıyorum. | Open Subtitles | لم أستطع سماعك وفمك ملئ بقبضتي |
| Eğitim verdiğin çocuklar gibi kulaklarını ve ağzını kapatıp sadece işini yap. | Open Subtitles | كن كالأطفال الذي تدرس لهم أغلق أذنك وفمك وقم بعملك فقط |
| Gözlerini ve ağzını kapalı tuttun çünkü lanet olası dikkatini verdiğin tek şey benim kazanmamdı. | Open Subtitles | أبقيت عينك مغلقة وفمك مقفل لأنك فقط تكترثين لمسألة فوزي |
| ağzını tutamazsın ve senin bütün konuklara ağzını sonuna kadar açmış bakmanı ve senin deyişinle, oyunu bozmanı istemem. | Open Subtitles | لأنك لا تتحكم فى احاديثك ولا اريد ان اراك تُحملق فى كل النزلاء وفمك مفتوح عن آخره وتُفسد اللعبةو على حسب قولك |
| Ama yaptığın şey, ağzını ve cinsel organını saat başı kiralamak. | Open Subtitles | ولكنك في الحقيقة تعرضي فرجك وفمك للايجار المؤقت |
| Sen ve senin o koca çenen! | Open Subtitles | أنت وفمك الكبير |
| Size en yakın acil çıkışı bulun, ...bir kıyafeti iyice ıslatın ve burnunuzu ve ağzınızı bununla kapatın. | Open Subtitles | جد أقرب مخرج طوارئ، ثم إنقع منشفة وغطي أنفك وفمك. |