| Bunların üstüne birde, birisi Mrs. Campanella'nın tüm gül bahçesini işemiş. | Open Subtitles | وفوق كل هذا لقد تبول أحدهم على حديقة زهور السيدة كامبانيلا. |
| Kesinlikle. En önemlisi de senin bir dahi olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | أنا متأكد من هذا، وفوق ذلك كله أعلم أنك عبقري |
| Sonrasında bir etkinlik yaratırlar, bunun de ötesinde, bunu destekleyecek bir kurum oluştururlar. | TED | ثم يتطور الأمر لترتيب حدث، وفوق هذا إيجاد مؤسسة لدعم الحدث |
| Sensör görevini görüyor, alnınızdan ve kulağınızın üstünden bilgi alıyor. | TED | في تلك السماعة توجد أجهزة استشعار على جبينك وفوق أذنك. |
| Üstelik, piknikte beni küçük düşürdün. | Open Subtitles | وفوق هذا كله، لقد أهنتني في تلك الرحله .. انا لم أعد أتحمل هذا |
| Her şeyden öte, izcilerin ayağı yere basar, bu demektir ki bir birey olarak kişisel değerleri bir konu hakkında nasıl haklı ya da haksız oldukları ile alakalı değildir. | TED | وفوق هذا، الكشافة أصوليون، ما يعني أن قيمتهم كأشخاص ليست متعلقة بموقفهم حيال موضوع معين. |
| ve Dahası, bu benim son 20 yılda kulüpte viskimi içmeyi kaçırdığım tek Cumartesi akşamı. | Open Subtitles | وفوق ذلك ,فهذه اول مرة منذ 27 عاما ان يفوتنى حفل الويسكى ليلة السبت فى النادى. |
| ve tünellerin üzerinde evler var. | Open Subtitles | ولديهم أنفاق مبنية في جميع أنحاء المدينة وفوق هذه الأنفاق توجد، تُبنى البيوت |
| ve üstüne bir de hafta sonu kaptığı iltihap var. | Open Subtitles | وفوق هذا اضف العدوى التي حدثت له في نهاية الأسبوع |
| Çünkü hikayesi tutarsız, şahidi yok, bir de bunların üstüne şerefsizin teki. | Open Subtitles | لأن قصــته ضعيــفة، لا يملك أي عــذر، وفوق كــل هــذا، هـو أحمــق. |
| Göğüs kafesinin üstüne doğru daha sert ve daha yumuşak kaburga kemiklerinin arasında dolandıkça sertlik farkını hissedebiliyorum. | TED | وبينما أُمرره فوق القفص الصدري وفوق العضلات بين الأضلاع، فيتغير بين الصلب واللين بإمكاني أن أشعر بالصلابة. |
| Daha da önemlisi kurbanın erkek mi kadın mı olduğunu bile söyleyemediler. | Open Subtitles | وفوق كل هذا لا يمكنهم أن يحددوا إذا كان رجل أو امرأة |
| Bütün bunlar uluslararası toplum ve elbette en önemlisi Bosnalılar tarafından inanılmaz, ilkeli bir çaba ile gerçekleştirildi. | TED | ولقد حدث هذا بسبب الجهود الكبيرة التي تمت بين المجتمعات الدولية وطبعاً وفوق كل هذا قد تم ذلك بواسطة البوسنين |
| Sevgili dinleyiciler, Bay Mann'ın makalesi kapınızın önüne geldiğinde, okuyun, keyfini çıkarın, ama her şeyin ötesinde onu saklayın. | Open Subtitles | اذن اعزائي المستمعين,عندما يصل عمود السيد مان المكتوب لعتبات منازلكم اقرؤه,واستمتعو به وفوق هذا كله,اكنزوه |
| Ben Pentagona gidiyorum. Bunların ötesinde yönetilmesi gereken bir istila var. | Open Subtitles | إني متوجهٌ لوزارة الدفاع، وفوق كل هذا ثمة الاحتلال أيضاً لنتعامل معه |
| Bana sapıkça bir resim sattın ve o salak resim çalıntı çıktı. | Open Subtitles | لقد خدعتني لشراء هذه الصورة المنحرفة وفوق ذلك اتضح أنها كانت مسروقة |
| Üstelik, böyle bir şeyi taşımak pahalıya patlar. | Open Subtitles | وفوق ذلك، نقل الحراس لشئ ما، كهدفنا، هو أمر مكلف |
| Yaptığımız işi abartma güdüsü sayesinde büyük problemler büyük, önemli ve de hepsinden öte pahalı çözümler gerektirir gibi gözükür. | TED | شعورنا بتعظيم الذات ترى أن المشاكل المهمة الكبيرة تحتاج لحلول كبيرة ومهمة وفوق كل شئ حلول مكلفة ترفق بها. |
| Dahası,doğruca Nagi adasının kuzey limanına doğru giden bir akıntı var. | Open Subtitles | وفوق ذلك, هناك تيّار بحري عند الميناء الشمالي تتجه نحو جزيرة برح ناغي |
| Haftalar geçiyor ve muhteşem volkanik günbatımlarının üzerinde, daha yıkıcı, başka bir doğal felaketin belirtileri izlenmekte. | Open Subtitles | تمر الأسابيع وفوق مشهد الغروب البركاني الرائع تظهر علامات كارثة طبيعية أكثر تدميرا |
| Bu, Hem yerin içinde Hem de yerden yukarıda var olan ışığı daha iyi kullanabileceği, sistemde daha fazla karbon biriktirebileceği, daha nice işlevi olabileceği anlamına gelir. | TED | وهذا يعني أن كلا ما في الارض وفوق الارض يمكن تحقيق أقصى إستفادة من الضوء المتاح، فيخرن المزيد من الكربون فى النظام، ويستطيع أن يوفر وظائف أكثر، |
| manastıra doğru ve yukarıya buradaki yüksekliklere. | Open Subtitles | يمضون نحو الدير وفوق واعلى المرتفعات هنا |
| yetmezmiş gibi, iki gün iki gece sana methiye düzmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | وفوق كل هذا قضيت يومين وليلتين اكتب تأبينك |
| 6-D koridorunun kuzeybatı çemberindeki ve üst tarafındaki havalandırma boşluklarına adam gönderin ve çıkarın onları. | Open Subtitles | الجزءالشماليالشرقي، الممر"6-دي"وفوق. أدخلالرجالللمخارجالتهوية وأخرجهم. |
| Tüm bunlar bir yana, şimdi de iklim değişikliğinin korkunç etkileriyle karşı karşıyayız. | TED | وفوق كل هذا، نحن نواجه الآن تأثير كارثة المناخ المتصاعدة وجهًا لوجه. |
| Bunların en tepesinde, kubbeli bir yapı var, bizi koruyacak, çok katmanlı bir kütle. | TED | وفوق هذا، لدينا هيكل، هذا الهيكل المُقبب، الذي يحمينا، به الكثير من الكتلة. |