| ve eğer nörolojik bir sebep varsa, bir tedavi bulabilir miydik? | TED | وفي حال كان هذا صحيحاً هل يمكننا أن نجد له علاجاً؟ |
| ve eğer merak ediyorsanız, bu küçük bölgede tek bir tuvaleti paylaşıyorlardı. | TED | وفي حال كنت تتساءل فهم يتشاركون بحمام واحد في تلك الحدود الصغيرة. |
| ve eğer kız bir de güzelse bahse girerim, onu hapishane kapısında bekleyecektir. | Open Subtitles | وفي حال كونها جميلة، إذا شاء الله فأراهن أنها ستنتظره عند بوابة السجن |
| Gellar'ın gelme ihtimaline karşı ben de burada olacağım. | Open Subtitles | "وفي حال قرّر (غلر) أن يأتي فسأكون هنا أيضًا" |
| Marge'ın kızma ihtimaline karşı şu çiplerden alabilir miyim? | Open Subtitles | وفي حال كانت (مارج) غاضبة هل بوسعي أن أستعير تلك الرقاقة؟ |
| Onun çalışan bir arabası var, ...ve eğer farketmediysen, burada mahsur kaldık. | Open Subtitles | لديه سيارة تعمل، وفي حال لم تكن قد لاحظت، نحن عالقون هنا. |
| Belki hayır. ve eğer bilmiyorsa, işte -- hikaye bu. | TED | وفي حال كانت لا تعلم، حسناً هنا تكمن القصة |
| Özellikle rüzgar, güneş, jeotermal ve ısı farklılıkları ve eğer potansiyel su kaynaklarına yakınsa, gelgit ve dalga gücü. | Open Subtitles | بالأخص: طاقة الرياح، الطاقة الشمسية، الحرارة الجوفية، والحرارة التفاضلية. وفي حال وجود مصادر قريبة للمياه: |
| Daha sonra yoksulluk içinde yaşayan çocuk liseyi bırakmaya 5 kat daha meyilli olacak ve eğer liseden mezun olursa büyük ihtimalle üniversite diploması kazanmayacak. | TED | لاحقاً، ستعيش تلك الطفلة في حالة فقر مرجحة أكثر بخمس مرات لتتخلى عن دراستها الثانوية، وفي حال تخرجت من الثانوية، سيكون من غير المحتمل أن تحصل على شهادة جامعية. |
| ve eğer merak ediyorsan, ki ediyorsun heteroseksüelim. | Open Subtitles | وفي حال إذا كنت تتسائلين... وإنك حقاً تتسائلين... أنا مستقيم. |
| Bu şans içinde ve eğer kaybolurlarsa yiyecek, içecek almaları için. | Open Subtitles | لجلب الحظ، وفي حال ما إذا ضاعوا... كان لديهم عملة لأجل الطعام والشراب. |
| ve eğer silo devrilirse yetkililer işçinin yaşama şansının olmadığına inanıyorlar. | Open Subtitles | "وفي حال سقطت الصومعة، تظنّ السلطات أنّه لن يتم التمكّن من إستعادة العامل." |
| Güvenlik sistemi kilitli olduğundan, enfekte odaya giriş yaptığınız zaman şalteri çalıştırmadan çıkamazsınız ve eğer çalıştırırsanız, o odaya geri giremezsiniz. | TED | ولكون نظام الأمن والحماية في حالة استنفار، فإن وفي حال دخولكم لأي من الغرف الملوثة، تنعدم امكانية خروجكم منها ما لم تقوموا بتشغيل نظام التدمير الذاتي، وحال انتهائكم من تشغيله، لن يكون في مقدوركم أيضاً العودة إلى تلك الغرفة من جديد. |
| ve eğer öyleyse, ne kadar? | Open Subtitles | وفي حال إنه آلمك، فلأي درجة؟ |
| (Alkışlar) Kaliforniya'da Yosemite Park'taki El Capitan kayalığı ve eğer fark etmediyseniz tamamen kendi başıma ipsiz tırmanıyordum. Bu tırmanış şekline serbest solo diyoruz. | TED | (تصفيق) كان هذا "إل كابيتان" في حديقة يوسيميتى الوطنية في كاليفورنيا، وفي حال لم تلاحظوا هذا، كنت أتسلق بمفردي بدون حبل، نمط من التسلق معروف باسم التسلق الفردي الحر. |
| ve eğer seni kovarsam? | Open Subtitles | وفي حال طردتك؟ |
| Ben sadece Tammy ile, Parklar'ın mı Kütüphane'nin mi arsayı daha çok hak ettiğiyle ilgili tatlı bir müzakere yapmayı bekliyorum ve işlerin kötü gitme ihtimaline karşı sivri yüzüklerimi taktım. | Open Subtitles | أتطلّع لحوار رصين مع (تامي). حول المزايا النسبية للمتنزهات على المكتبات. وفي حال ساءت مجريات الأمور ارتديت خواتمي الحادّة. |