| Neden vaktini romanlaştırma için harcıyorsun ki? Neden mi? | Open Subtitles | لماذا تضيعين وقتكِ على تحويل الرواية إلى فيلم؟ |
| Yalnızca zamanını boşa harcaman yetmez 30 yılın üzerindeki ününü de riske ediyorsun. | Open Subtitles | أنتِ لا تضيعين وقتكِ فحسب بل تخاطرين بأكثر من 30 عاماً من سمعتكِ |
| Onların evinde geçirdiğiniz zamanın, tüm detaylarını vermeniz konusunda hazırlıklı olmanız gerekiyor. | Open Subtitles | لذا من الضّروري أن تهيّئ نفسكِ لإعطاء كلّ تفصيل من وقتكِ عندما كنتِ معهم |
| Durum her neyse elinden geleni yaptın ve Zaman ayırdığın için teşekkürler. | Open Subtitles | في أية حال, فعلتِ كل مابوسعكِ, و, اه, نشكركِ على وقتكِ. |
| Tabii ki ama zamanınızı boşa harcıyorsunuz. Adamı ben öldürmedim. | Open Subtitles | بالتأكيد ، ولكن أنتِ تهدرين وقتكِ أنا لم اقتل الرجل |
| Sanırım yeterince vaktinizi aldım. | Open Subtitles | حسناً، أعتقد بأنني أخذت ما يكفي من وقتكِ |
| Temas halinde olacağız. Kaybınız için üzgünüz! Vakit ayırdığınız için sağ olun. | Open Subtitles | سنكون على إتّصال، آسف على مصابكِ، شكراً لكِ على وقتكِ. |
| Gidelim, vaktini bu kömürcüyle harcama. | Open Subtitles | دعينا نذهب لا تضيعي وقتكِ مع هذا الفحّام |
| Sorun şu ki, senin vaktini boşa harcıyor olacaklar çünkü bu iş için çok yaşlısın. | Open Subtitles | لكن المشكلة الوحيدة هي أنهم سيكونون يضيعون وقتكِ لأن سنك كبير |
| vaktini şan dersleri alarak boşa harcayacağına bizimle rodeo kampına gelseydin belki şimdi bu durumda olmazdın. | Open Subtitles | ربما لو أنكِ لم تهدي وقتكِ بدورس الغناء وذهبتي معنا في مخيّم رعاة البقر لن تنشبي هنا في هذا الموقف |
| İşimiz bittiğinde tüm zamanını gevezelik ederek geçirebilirsin. | Open Subtitles | حين ننتهي، يمكنكِ أن تقضي كل وقتكِ بالأحاديث التافهة. |
| Maya, bütün zamanını o küçük deneylerinle geçirmen hiç sağlıklı değil. | Open Subtitles | إنَّهُ ليس صحيّـاً لكِ أن تقضي كلّ وقتكِ مع تجاربكِ |
| Demek zamanını böyle boşa harcıyorsun? Bu zavallılarla. | Open Subtitles | هكذا كنتِ تضيعين وقتكِ, مع هؤلاء الفاشلون؟ |
| Dedektif, eğer kızımın kişisel hayatını araştırmak için israf ettiğin zamanın yüzünden ona bir zarar gelirse kariyerin sona erer. | Open Subtitles | أيّتها العميلة ، إذا تعرّضت ابنتي لأذى ، لأنّكِ أضعتِ وقتكِ في البحث بحياتها الشخصية |
| Artık, senin de mutlu olmanın, zamanın geldiğini de biliyorum. | Open Subtitles | الأن ذلك أعلمُ و بأنهُ سعيدة لتكوني وقتكِ |
| - Zaman ayırdığın için sağ ol. | Open Subtitles | مرحباً - مرحباً - شكراً على وقتكِ - أجل - |
| zamanınızı buna harcayın, ben de en kısa zamanda ameliyathanede bana katılmanızı sağlayayım. | Open Subtitles | اقضي وقتكِ معه، وسانظر في أمر انضمامكِ إلي في غرفة العمليات قريبا جدا. |
| vaktinizi ayırdığınız için teşekkür ederim hanımefendi. Kızınız için de endişelenmeyin. | Open Subtitles | شكرًا جزيلًا على وقتكِ يا سيدتي ولا تقلقي بشان ابنتكِ.. |
| Gayet iyi ifade ettiniz. Vakit ayırdığınız için teşekkürler. | Open Subtitles | قد أوضحتِ ذلك جيّداً، أشكركِ على وقتكِ |
| Milo beni düş kırıklığına uğrattı. En üst sınıfa yükselme vaktin geldi. | Open Subtitles | فقد خذلني مايلو، وحان وقتكِ الآن لتنتقلي لصف المتفوقين |
| - Zamanınız için teşekkürler. - Bir şey değil. | Open Subtitles | ـ شكراً على وقتكِ ـ على الرحب والسعة |
| zaman ayırdığınız için teşekkürler bayan. Bu karşımızda bir şekil değiştiren olduğunu doğruladı. | Open Subtitles | شكرًا لك على وقتكِ يا سيدتي حسنًا, ذلك يؤكد أننا نتعامل مع متحول |
| Hepsi bu. Vakit ayırdığın için teşekkürler. | Open Subtitles | هذا كل شيء شكراً على منحي وقتكِ |
| Burası malzeme odası. Zamanının yarısını tasarımcılardan sonra burayı temizlemekle geçirirsin. | Open Subtitles | إذاً تلك كانت غرفة المواد, ستقضين نصف وقتكِ هناك تنظفين بعد المصممين. |
| Acele etme. Ben burada arkama yaslanıp, keyfime bakarım. | Open Subtitles | أتعلمين ماذا، خُذي وقتكِ وسأجلس هنا مُرتاحاً حتى تعودي |
| - Bir sürü gelinlik var, Acele etmeyin. | Open Subtitles | هناك العديد من الفساتين، خُذي وقتكِ إنهم جميليين جداً |