| Patron Arada bir beni birkaç şey halletmem için yollar. | Open Subtitles | يرسلني الرئيس إلى الطرقات من وقت إلى آخر لأتفقد الأمور |
| Hayır, bu akşam yok. Arada bir birini alıp geliyorum ama sabit biri yok. | Open Subtitles | أعود مع أحدهم من وقت إلى آخر لكن ليس هناك علاقة جدية |
| Bu da hatırlattı ki, koluma dokunabilir ve Arada bir gülümseyebilirsin ama abartma. | Open Subtitles | والذى يّذكرنى بأنه يُمكنك لمس ذراعى والإبتسام من وقت إلى أخر لكن لا تقومى بلمسه كثيراً |
| Bir Dışişleri Bakanı sözcüsü Yemen'in başkentinin çökmeye yakın olduğunu ve tam çöküşün yarın beklenmesiyle, Sana'a'nın, IŞİD'li radikallerin eline geçmesinin an meselesi olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قال المتحدث باسم الوزارة الخارجية الأمريكية، أن عاصمة (اليمن) قريبة جدًا من الإنهيار، وأنها ليست سوى مسألة وقت إلى أن تسقط (صنعاء) بيد متطرفي "داعش"، |
| Bir Dışişleri Bakanı sözcüsü Yemen'in başkentinin çökmeye yakın olduğunu ve tam çöküşün yarın beklenmesiyle, Sana'a'nın, IŞİD'li radikallerin eline geçmesinin an meselesi olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قال المتحدث باسم الوزارة الخارجية الأمريكية، أن عاصمة (اليمن) قريبة جدًا من الإنهيار، وأنها ليست سوى مسألة وقت إلى أن تسقط (صنعاء) بيد متطرفي "داعش"، |
| Arada bir portföyüne bakmamı isterse ben de bakarım. | Open Subtitles | إن طلب مني إلقاء نظرة على محفظته الاستثمارية من وقت إلى آخر، |
| Evet, Arada bir oraya gittik. | Open Subtitles | نعم، كنا نذهب إلى هناك من وقت إلى آخر |
| Arada bir salak gibi görünmenin sana bir zararı olmaz. | Open Subtitles | لا يضرّكِ أن تبدي حمقاء من وقت إلى آخر |
| Arada sırada ben de aynısını yapıyorum. | Open Subtitles | فعلت المثل من وقت إلى آخر |
| Arada bir gelirim. | Open Subtitles | سآتي لزيارتكم من وقت إلى آخر |
| Ben Nadia'yı sustururum, sen de karşılığında Arada bir buraya gelip giysilere şöyle bir bakmama izin verirsin. | Open Subtitles | أنا أقوم بأسكات (ناديه) و بالمقابل أنت تدعنى أأتى و أتصفح الرفوف من وقت إلى أخر ( يأخذ الملابس بلا مقابل) |